14 Haziran 2008 Cumartesi

İKTİDAR VE PARTİSİ !...

"İKTİDAR" VE "PARTİSİNİN"
İNSANLIKLA SINAVI
Mustafa Nevruz SINACI
Yaşayan insanların en sevgili ve değerli olanlarından Üstat Prof. Dr. İsa Kayacan, bu başlığı görünce içten içe gülecek ve “çok iyi bildiği halde yine başlığı yanlış yapmış” diyecek.
İktidar da bir, iktidar partisi de…
Diğerleri de böyle düşüneceklerdir.
Oysa başlık, bilerek ve derin-derin düşünülerek ilmi bir tahlil ve olaylara dayalı analiz sonucu böylece konulmuştur. Zira beş yılı mücavir iktidar dönemi açıkça göstermiştir ki, parti başka, yönetim başka telden çalmaktadır. Aralarında hiçbir rabıta yoktur.
Sanki AKP bir kitle (halk) partisi değil de, “halka rağmen halkı idare etmeyi şiar edinmiş” kendi dışından sevk, idare ve organize edilen bir politika şirketidir.
Daha açık bir anlatımla;
Bu güne kadar “Adalet ve Kalkınma” partisinin ne adı, ne iktidarı ve ne de program, eylem ve söylemleri ile imtizacı (örtüştüğü-uyum içinde olduğu) görülmedi. Çünkü bizzat kendisi “adalet” tarafından muaheze edilir hale düştü.
Demek ki AKP “ADALETLİ DEĞİL” adı bir aldatmaca. "KALKINMA" da nafile. Hele şu fotografa bir bakınız. Kalkınma nasıl "kalkınma-ma" ya dönüşmüş!...
Sabah gelirken tam yedi “Halk Ekmek Bayisini” tarassut ettim. Hepsinde de 7’sinden 70’ine yüzlerce insan, son derece üzgün, melül-mahzun, hicap içinde mahcup ve sıkıntılı bir halde kuyruklarda bekleşmekte idi.
Birkaçı ile konuşmaya çalıştım.
Bazıları “ekmeği çok iyi, temiz, güzel ve sağlıklı” diye kendini ve beni kandırmaya çalıştı.
Fakat oturmuş şahsiyete sahip “onurlu, sorumlu ve bilinçli” insanlar apaçık gerçeği haykırdılar:
“Evlâdım, biz emekliyiz elimize bu sene beş kuruş bile maaş artışı geçmedi. Ocaktan bu yana otobüs, dolmuş, elektrik, su, doğalgaz dahil her şeye insafsızca zam üstüne zam geldi. Sanki biz bu devletin vatandaşı değiliz. Sanki insan değiliz. Hayatımız boyunca böyle zulüm, eziyet ve işkence görmedik.” Çok yaşlı olan biri: “Cennetmekân Atatürk’ten sonra İsmet de böyle zalimdi. Ona ‘geldi İsmet gitti kısmet’ demiştik. Ama bunlar ondan daha gaddar, daha zalim” genç bir vatandaş söze karıştı “İnsanlık düşmanı bunlar. Birilerinin altına trilyonluk araba veriyorlar, birilerine 35 milyar maaş. Ağabey, daha yeni öğrendim rektörler 65 milyarla 100 milyar arası maaş alıyorlarmış haberin var mı?” orta yaşlı bir hanımefendi utana-sıkıla, korkaklık, edep-terbiye ve çekince arası titrek bir sesle lafa karıştı “vereninde Allah belasını versin, milletin çektiği şu eziyet ve zulme rağmen alanında… Devlet yok devlet…” Bir başka genç sızlandı “Ben işçiyim asgari ücretle çalışıyorum. Yaptıkları artış otobüs zammını bile karşılamadı. Bırak insanca yaşamayı, hayvanlara özenir olduk. Yedikleri bedava içtikleri su bedava şu halimize bak Allah aşkına. Aç, sefil ve muhtaç duruma düştük” Bir ihtiyar kadın çok bilgece bir laf etti: “Oğlum, bunlar dinsiz-imansız ve Allahsız. Allahın verdiğini kuldan esirgiyorlar.” Bir-kaç kuyrukta aynı şeyi üzüntüyle müşahade ettim. Yanımda kenarımda nur yüzlü, piri pak bazı ihtiyarların sessizce ağlaştıklarını görünce insanlığımdan utanarak ve bir daha aynı şeyi yapmamak ahdiyle kuyruklardan uzaklaştım.
Aman yarabbi bu ne hal, insanım, milletim, ülkem ne durumda.
Gördüm ki bütün kuyruklar hicran yarası.
Görkemli kurum dipleriyse ağlama duvarına dönmüş.
Ey Recep, biz sana daha 2008 yılının Ocak ayında “yapma din kardeşiyiz” diye seslenmedik mi? Her adımı Şehit kanıyla sulanık “toprağı sıksan şüheda fışkıracak-şüheda” misal mübarek Ana-Vatan “Anadolu” insanından yükselen ıstırabı hatırlatmadık mı? Daha milyonlarcasının haline pür-melâline tercüman olmadık mı? Yazıklar olsun sana. Padişah bile zaman-zaman tebdili kıyafet ederek halkının durumunu görür-inceler, insanlık ve adalete aykırı bir hal gördüğünde sabahlara kadar ağlayıp tövbe istiğfar etmez mi idi!
Ya gece yarıları aç ve açıklara sırtında un taşıyıp “Dicle ve Fırat kenarında ümmetten birinin başına bir hal gelirse mesulü biziz” diyen Hz. Ömer…
O ki Fars Valisi’ne, “Biz Kisra kadar dahi adalet ve hukuk sahibi değil miyiz” diye öfkelenen Adalet ahlakı, hak ve hukuk önderi, örneği idi. Şimdi aklı başa devşirme zamanı.
Seçilmişler! dahi milletin ‘vekil’ sıfatıyla emir kulu ve hizmetkârlarıdır bilesin.
Halk senden Temmuz ayında yüzdeli zam değil, adaletli-hikmetli, hak-hukuk ve ahlâka uygun “SEYYANEN MAAŞ ZAMMI” istiyor. Halka ve hak’a hizmet etmeni; Vatana, Millete ve Halk'a hizmet konusunda "BİLİNÇLENMENİ", "ŞUURLANMANI", "Kardeşe, yoldaşa değil; Halka Hizmetle" onur kazanmanı bekliyor.
UNUTMA!.. “Meşruiyet; Hüküm Hikmet 'Adalet ve BİLİNÇ' iledirBİLESİN!..
*************
1 yorum: İsimsiz dedi ki...
Merhaba Mustafa bey.Yazınızı yüreğim sızlayarak okudum. Anadolu insanının yaşadığı dramlardan yalnızca bir kaç örnek tüm bunlar. Oysa çiftçi, küçük esnaf çoktan yok olmuş ya da olmak üzere. Benim anam 80 yaşında ve okuması yazması olmayan biri. O bile bunların (AKP'nin)hülleci ve kendi yandaşlarını koruyan bir parti olduğunu görmüş diyor ki "OĞLUM BUNLAR BİZİ DİN İLE ALDATIYOR. AMA BİZ DİNİMİZİ ONLARDAN DAHA İYİ BİLİRİZ. BİZİM DİNİMİZDE ADALET VE MİLLETE HİZMET VARDIR.OYSA BUNLARDA NE ADALET NE HİZMET VAR. VARSA YOKSA MİLLETİN PARASINI KENDİ YANDAŞLARINA VE KENDİLERİNE AKTARMAKTALAR. ŞEHİTLERİMİZE BİLE KELLE DİYENLERDEN HİÇ HAYIR GELMEZ"
Eline ve kalemine sağlık. Sevgilerle.16 Haziran 2008 Pazartesi 07:43

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba Mustafa bey.
Yazınızı yüreğim sızlayarak okudum. Anadolu insanının yaşadığı dramlardan yalnızca bir kaç örnek tüm bunlar. Oysa çiftçi, küçük esnaf çoktan yok olmuş ya da olmak üzere. Benim anam 80 yaşında ve okuması yazması olmayan biri. O bile bunların (AKP'nin)hülleci ve kendi yandaşlarını koruyan bir parti olduğunu görmüş diyor ki "OĞLUM BUNLAR BİZİ DİN İLE ALDATIYOR. AMA BİZ DİNİMİZİ ONLARDAN DAHA İYİ BİLİRİZ. BİZİM DİNİMİZDE ADALET VE MİLLETE HİZMET VARDIR.OYSA BUNLARDA NE ADALET NE HİZMET VAR. VARSA YOKSA MİLLETİN PARASINI KENDİ YANDAŞLARINA VE KENDİLERİNE AKTARMAKTALAR. ŞEHİTLERİMİZE BİLE KELLE DİYENLERDEN HİÇ HAYIR GELMEZ"
Eline ve kalemine sağlık. Sevgilerle.