4 Aralık 2013 Çarşamba

YSK; ADALET VE HUKUK SENDROMU, Yayın Tarihi: 30 Kasım 2013 - Cuma

BU BİR HUKUK CİNAYETİ!..
Mustafa Nevruz SINACI
Yüksek Seçim Kurulu’nun, 30 Mart 2014’te yapılacak yerel seçimler öncesinde aday olacak bakanların, diğer kamu görevlileri gibi, yasal süre içinde “mevcut görevlerinden” istifa etmelerine gerek olmadığına dair karar vermesi, başta adalet ve hukuk çevreleri olmak üzere; Namuslu, dürüst, onurlu ve sorumlu demokrat siyasi muhataplar nezdinde büyük tartışmalara neden oldu. Bahusus karara göre: “Yerel seçimlerde aday olabilmek için kamu görevlileri, siyasi parti il, ilçe ve belde yöneticileri, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensupları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, sendikalar, kamu bankaları, üst birlikler ve bunların üst kuruluşlarının, katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanların…” 01 Aralık 2013 Pazar günü saat 17'00'ye kadar görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmaları gerekiyor. (YSK, 04 Ekim 2013)
Yüksek (!) Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven önceki gün yaptıkları toplantı ardından, ‘Aday olacak bakanların durumunu tartıştık. Tüm üyelerin katıldığı toplantımızda oy birliği ile bakanlıktan istifa etmelerine gerek olmadığı yönünde ilke kararına varıldı’ dedi. Şerefli hukuk çevrelerini istismar, rencide ve alenen taraf tutarak, görevi suiistimal anlamı taşıyan bu karar, bütün yönleri ile haksız, hukuksuz, demokrasi-adalet, eşitlik; dürüst, onurlu ve sorumlu siyasi rekabet ilkelerine aykırı, sakat ve yok hükmünde bir garabettir. Garabetten de öte tam bir hukuki, ahlâki ve insani cinayettir. Zira bu güne kadar, sadece ‘Yerel Seçim’lere mahsus olmak üzere, Bakanlık, Mecliste Divan, Zorunlu Kurul ve Komisyon görevi olmayanlara tanınan bu hak ve imkânın, bu defa açık, net ve sarahaten kamu görevlisi;, Memur hükmünde olan bakanlara sağlanmak istenmesi çok büyük bir ayıp, aykırılık, ayrıcalık ve hukuk yönünden utanç verici bir yüzkarasıdır.
AMMA VE LÂKİN!...
            Dolayısıyla seçimlere az bir süre kala YSK’nın aldığı bu ilke kararın büyük tartışma ve tepkilere yol açması haklıdır, doğrudur ve yerindedir. Akp Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop’un, “Kanuna göre milletvekillerinin aday olmaları için istifa etmelerine gerek olmadığını;, Bakanlarla ilgili ayrı bir hüküm bulunmadığını ve kabinede milletvekili olmayan bakan bulunmadığını, bakanları da milletvekili statüsünde değerlendirmek gerektiğini, onların da adaylık için istifa etmelerine gerek olmadığını” beyan eden açıklamaları, adeta YSK’na bir işaret, partiden bir emir ve hükümetten talimat niteliğinde bir algı yaratmış olabilir!.. 
            Nitekim YSK, sonuçta bu yönde bir kararı aldı. İlgili bunu “olması gereken bir karar” olarak değerlendirdi. Ancak, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “YSK’nın bu kararı çok yanlış. Milletvekili, görevini yaparken icrai güç kullanmıyor. Bakanlar kamu erkini (devlet imkân, kaynak, potansiyel ve vasıtalarının sonuna kadar)  kullanmaktadırlar. Demokrasiye bakın... Bunu ben, Başbakan’ın muhtemelen bir Cumhurbaşkanlığa gidişte istifa etmemesini sağlayacak bir adım olarak değerlendiriyorum. Yanlış bir karar, siyasi amaç, geleceğe matuf bir sinsi plân ve hedefi bulunmaktadır” demesi çok yerinde, doğru ve anlamlıdır. Kutlarım.
"Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir"
y a z ı y o r
ESSAH MI Kİ
Mezkür hukuk, ahlâk, adalet ve insanlık dışı karara en büyük tepki, CHP Grup Başkan Vekili Engin Altan’dan geldi. YSK kararının, CHP’ye göre, hem yadırgatıcı hem de oldukça düşündürücü olduğunu savunan Altay, YSK kararlarına karşı itiraz mercii olmadığını özenle hatırlatarak, şöyle devam etti: “Bu karar; Türkiye’de yargının ne noktaya geldiğinin açık delili ve göstergesidir. Bakanlar ve Bakanlıklar kamu hizmeti verirler. Bu nedenle bakan, memur ve müstahdemler ile aynı statüye tabii olanların tamamı, aday olduklarında; Görevlerinden istifa etmeye mecburdurlar. Eğer bir oda başkanı, kulüp başkanı, devlet memuru, öğretmen, bir okul müdürü, vali, vali yardımcısı istifa ederek seçime giriyorsa; Bakanların da şüphesiz ve mutlak istifa etmeleri gerekir. Belki AKP iç bünyesinde bunu değerlendirip bakanları istifa ettirebilir, ama YSK’nın bu kararı bir hukuk garabetidir.” (30 Kasım 2013 - Milliyet)
            Netice Olarak: 
            Siyaseti denetleyen, demokrasi, adalet ve hukukun teminatı olan YSK, YCBS ve Anayasa Mahkemesi hak’ın tevzii ve hukukun tarafsız/objektif uygulamasında asla ve kesinlikle tavizkâr ve muhataplardan taraf olmamak zorunda ve durumundadırlar. 
            Biline!.. (Ankara, 30 Kasım 2013 - Cuma)   

Hiç yorum yok: