1 Şubat 2014 Cumartesi

GÜNCEL "DEMOKRAT PARTİ" YE ATFEN!...

‘DEMOKRAT PARTİ’
ŞİMDİ RUHLANMALIDIR
Mustafa Nevruz SINACI
Önce makale başlığı ile ilgili bir açıklama… Afyon, Eskişehir ve İzmir Türk Dünyası Eğitim-Bilim Şûraları ile Kültür Şenliklerinde, bilhassa Azerbaycanlı kardeşlerimiz; Türkiye ruhtan düşmüş, acele tekrar ruhlandırılmalıdır, diye endişeyle haykırdılar..
Burada ruhtan düşme: Tarihi, milli, ilmi, kültürel, tüm asli unsur ve yaşamsal değerleri yitirmiş olmak anlamına gelmektedir. Tıpkı, Atatürk’ün Cumhuriyet, Demokrasi, özgür bilim, insan hakları, adalet ahlâkı, hukuk, hükümranlık ve bağımsızlık şuuru, sevdası gibi…
TC RUHTAN DÜŞTÜ
Bu anlam ve bağlamda Türk Dünyası kaygılanmakta haklıdır. Çünkü gerçekte Türkiye Cumhuriyeti yarım asır önce ruhtan düşürülmüştür. 53 yıldır da Türk ruhu, milli-manevi, ilmî değerleri, mâşeri vicdan ve şuuru paspas edilip çiğnenmektedir. Bu rezillik, ihanet, alçaklık ve küstahlığa, başta ana muhalefet partileri CHP ve MHP olmak üzere; ‘Siyasi Parti’ vasfını haiz 78 organizasyon doğrudan muhatap, ‘sorumlu teşekkül’ onursuz ve sorumsuz biçimde seyirci olmakta, kayıtsız kalmakta ve nihayet, “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin dâhi yok edilmesine karşı (görünürde ve parti örgütleri) şaşkınlık ve çaresizlik içinde kıvranmaktadırlar…,
Alında bunların çaresi, çözümü, tedbiri yok değil, elbette mevcut. Ama bu istikamette muhalefet isteksiz, belki yetersiz-yeteneksiz yahut bedhahlarla gizli iştirak ve işbirliği halinde bile olabilirler. Özellikle 17 Aralık operasyonundan itibaren, ülkenin ve milletin üstüne kâbus gibi çöken ve euro-dolar vurgunu ile çöreklenen kriz, bu kaygı ve korkuları teyit etmektedir.
FETRET DEVRİNİ KAPATAN ASR-I SAADET
7 Ocak 1946, bu yüksekliğin, ideal insanlık davası, milli/manevi kültür ve ilmi şuurun Demokrat Parti adıyla ruhlandığı, doğduğu, dirildiği ve hayat bulduğu; Halk Partisi tarafından memlekette estirilen terör-tedhiş ve mezalimin sonlandırıldığı; Fetret Devrini temelden sarsan kutlu bir tarihtir. “Tarihi ve kadim Demokrat Parti” Türkiye’de cumhuriyet, adalet, hukuk ve demokrasinin öznesi; Siyasette fazilet mücadelesi ve devlet idaresinde millet iradesinin hâkim kılınmasının; Yani, “Egemenlik kayıtsız ve şartsız Türk Milletinindir” düsturunun yegâne teminatıdır. İşte, 46 Ruhu, Demokrat Parti dava, manâ ve misyonu bu anlama gelir. 
DEVLET BAŞA, KUZGUN LEŞE!..            
Şimdi gelelim (dönem itibarıyla) esas meseleye:           
Demokrat Parti’nin 11. Olağan Genel Kurulu, önümüzdeki Pazar (2 Şubat 2014) günü, saat: 10.00’da “Çetin Emeç-Balgat, Ahmet Taner Kışlalı Kapalı Spor Salonunda” yapılacak.
Öncelikle şunu ifade etmek lâzım ki; Halen “DP” adı altında politika yapmaya çalışan kurumun, mevcut haliyle tarihi-asli ve kadim Demokrat Parti’yi temsil/ilzam ve tedai ettirdiği, ettirebildiği kesinlikle söylenemez. Fakat bunun suçlusu mevcut yönetim değil; 8 Mayıs 2005 tarihli “Demokrat Parti 11. Olağanüstü Kongre” ile Erkan Mumcu sahipliğindeki ANAP’a iştirak ve iltihak kararı alınmasından sonra tezgâhlanan kirli oyun, hile-desise, derin kurnazlık ve hain pazarlıklardır.
Meselâ Mehmet Ağar döneminde DYP’nin DP adını edinmesi meşru, yasal, ahlâki ve hukuki değildi. Akabinde ANAP’ın büyük kongresini toplayan E. Mumcu bütün ısrar, telkin, tembih ve hatırlatmalarıma, hukuki hakkı olmasına rağmen ANAP’ın adını DP’ye iblâğ kararı alamamıştır. Bunun nedeni ya bir büyük pazarlık, dayatma yada manipülasyon yahut M. Ağar korkusu olabilirdi. Sonuç: Demokrat Parti uzun bir süre akim, ANAP uhdesinde enterne, esas itibarıyla sinelerde mahfuz ve fiilen mahkûm ortalık boş, millet ve devler sahipsiz kaldı.
Nihayet DYP’nin ANAP ile birleşmesi ve DP adını alması sorunu bir derece çözdü.
Ancak bu, DP’nin tarihi, doğal, kadim ve 46 ruhu ile mündemiç gerçek şahsiyetinin hayat bulmasına vesile olmadı. Zaten üst üste gelen katılım, intikal ve değişikliklerle adeta darbelenmiş, örselenmiş, küstürülmüş, moral olarak çökmüş, tefessüh etmiş teşkilât, varılan noktayı kabullenemedi. Özellikle Süleyman Soylu (!)ve Namık K. Zeybek zamanında teşkilât siyasetten ikrah etti, tabana vurdu. Demokrat Parti kaynağından neş’et Merkez Sağ’ın mazbut seçmeni, illet-nefret ettiği ve asla içine sindiremediği, kabullenemediği AKP’ye iltica zorunda ve durumunda kaldı. Buna rağmen geniş halk kitleleri, temelde gelenek ve gerçek, hak, adalet, hukuk ve dürüstlük sevdalısı sessiz-sözsüz yığınlar; Yalan-talan, haksızlık-hırsızlık, yolsuzluk karşısında ezilen, üzülen, eziyet ve zulme maruz kalan kesimler DP’den asla ümidi kesmedi…
Her daim herkesin ve her kesimin gözü ve gönlü DP’de idi;
Çünkü Demokrat Parti davası, 46 ruh ve misyonu:     
22 Mayıs 1950 – 22 Mayıs 2014 tarihleri arası 64 yıllık Hükümetlerden, tamı tamına 33 yılı ‘tek başına iktidar’ ve 13 yılı da iştirak, ittifak ve koalisyonlar biçiminde olmak üzere 47 yıllık hükümferma bir sentez, özne ve bileşkedir. Henüz bu ruh ve misyonunun rekoruna kimse erişemedi. Erişmesi de imkânsızdır.
Bakınız şu tabloya:
Menderes Hükümetleri 22 Mayıs 1950- 27 Mayıs 1960          = 10 yıl 005 gün
Demirel Hükümetleri                27 Ekim 1965 - 16 Mart 1971            = 10 yıl 314 gün
Özal Hükümetleri                     13 Aralık 1983 - 09 Kasım 1989        =   5 yıl 345 gün
Akbulut Hükümeti                    09 Kasım 1989 - 23 Haziran 1991      =   1 yıl 232 gün
Yılmaz Hükümetleri                  23 Haziran 1991 - 20 Kasım 1991      =   2 yıl 101 gün
Çiller Hükümetleri                    25 Haziran 1993 - 12 Mart 1996        =   2 yıl 273 gün
Tek başına, müstakilen ve münferiden iktidar süresi                  :   33 YIL 175 GÜN
İktidar ortağı, iştirak ve ittifaklar biçiminde koalisyonlar                        :   13 YIL 190 GÜN
TOPLAM HÜKÜMET ETME SÜRESİ                                        :   47 YIL
NETİCE OLARAK BU KONGRE’DE:
1. Tarihi ve kadim Demokrat Parti’nin aslına rücu etmek, şahsiyet, haysiyet, bilgi, birikim, deha, basiret ve beka’sı ile bütünleşmek;
2. 46 Ruhu ile ruhlanmak, Milli birlik, hürriyet, adalet ve bağımsızlığa adanmak; 
3. Orijinal Demokrat Parti’nin güncel versiyonunu kabul etmek ve yürürlüğe koymak;
4. Yeter!.. Söz Milletindir… Anlamına gelen “Başparmağı Açık Sağ El” i parti amblemi olarak kabul ve tescil ederek, büyük bir ayıptan kurtulmak…
Millet için bir ümit, ümitten de öteye HAK; Devlet uğruna görev ve Kongre Delegeleri namına mutlak bir sorumluluk, kaçılmaz, kaçınılmaz tarihi bir VAZİFEDİR.   
            Böyle olursa eğer; “TÜRKİYE’YE BÜYÜK ÇAĞRI” hayat bulabilir, gerçek olabilir.
            Aksi takdirde bir HAM HAYAL ve ÜTOPYA olarak kalmaya mahkûmdur.
            BİLİNE!...

Hiç yorum yok: