3 Ağustos 2012 Cuma

İnsanlık sahnesinde "domuzların" dansı!...

İNSAN VE MÜSLÜMAN OLMAYA ÇAĞRI
Mustafa Nevruz SINACI
Osmanlı’nın sükûtundan (devlet varlığının kaybettirilmesinden; evrensel adalet, hak ve hukuk stabilizatörünün ortadan kaldırılmasından) itibaren insanlar mutsuz, Müslümanlar ve Türk âlemi giderek artan bir ıstırap, sıkıntı, umutsuzluk, hayâl kırıklığı ve hüsran içinde kıvranıyor..
Yeryüzünde Müslümanların imdadına koşacak bir devlet, örgüt veya lider yok!..
Sağır İsmet Jandarması misal: “birleşik mafya örgütü; Menfur emelleri, ard niyeti ve sinsi kurnazlığı  yüzünden henüz "LOZAN" a resmen onay vermemiş olan" kalleş Amerika'dan başka..
O, eli kanlı, 50 milyon Kızılderili, bilmem ne kadar masum insan ve Müslüman katili "hırsız, yolsuz, sahtekâr, yalancı ve talancı" Amerika ki;
Osmanlı ve İslâm medeniyetinin en büyük düşmanıdır. Avrupa’nın itilmiş, kakılmış ve Amerikanın keşfinden sonra “açık hapishane” sıfatıyla kovularak, lânetle buraya sürgün edilmiş, haramzade, hırsız, yolsuz bir ceddin çocukları şimdi insanlığı soyup soğana çevirmekle meşgul.. 
Zaten bunlardan “adalet ve huzur iklimi” beklenemezdi…“HAÇLI” olmaktan başka!...
Bütün dinleri ve dünyayı “kendi çıkarları doğrultusunda” dizayn etmeye uğraşmakla,
Kendi iç düşmanlarını elektrikli sandalyede kızartıp; Müslüman ülkelerde peyda olan anarşist, terörist, hırsız, yolsuz, dâhili ve harici bedhahları “iş ve suç ortakları” sıfatıyla ülke yönetimlerinin başına tebelleş eden Amerika…
225 yıl zulme direnen, dâhili ve harici düşmanlarına karşı efsanevi bir güçle dayanan, Osmanlı’nın alçakça ve kalleşçe çökertilmesinden sonra, insanlığa lâyık görülen jandarma bu…  
Güncel örnek verecek olursak; Tıpkı Suriye, Afganistan, Irak ve sonunda Burma ile Mynmar’da olduğu gibi, en masum, müsemma ve zararsız insanların bile dünyada mal, can ve ırz güvenlikleri yok. Çoğu yerde sözde Müslümanlar birbirini yiyor, rejimler kendi halkını hunharca katlediyor. Buna “DUR” demekle görevli İslâm Konferansı ve Arap Birliği zayıf, aciz, etkisiz ve toplantılarına NATO, BM ve müştemilâtı gibi “apaçık insanlık düşmanı”; Hıristiyan, Yahudi ve ateist, satanist koruma örgütleri katılıyor. Kararlarını etkisizleştiriyor, saptırıyor ve tıpkı AB’nin Türkiye dayatması gibi, Müslümanlarla alenen ve apaçık oyun oynanıyor….
NEREYE KADAR?...
Dünya Müslümanları adına bu durum asla kabul edilemez…
Bazı İslami toplantı ve plâtformlarda “istişare ve ifade dilinin” İngilizce, Fransızca, Almanca, Portekizce ve İspanyolca olması ise; Tam nefreti calip bir şahsiyetsizlik, alçaklık, sünepelik ve iğrenç bir dalkavukluktur. İslâm’ın ilim dili Arapça, siyaset dili Türkçe’dir.         
Hele bir takım din tüccarı, rantiyeci, mukallit ve echelü cühelâ takımının masonluk ve türevlerinden birine aidiyet iktisap etmeleri, ne büyük bir ilimsizlik, karaktersizlik ve rezillik... Kendini Müslüman olarak açıklayan bir çeşit mahlûkatında; Aziz, mübarek, kadim ve kutsal Ramazan ayında; (hürmeten, saklı, gizli, meskün bir yerde falan değil) Halk içinde açıkça, alçakça sigara, su ve meşrubat içmeleri… Her türlü tahrikten geri durmamaları, insanlık, dinler tarihi, evrensel hukuk ve insanlık adına çok utanç verici bir karaktersizliktir...
Yine bu kutsal sevinç, ahlâki yücelik, yükselen değerler adına sabır ve tefekkür ayına rağmen; Bazı primitif türlerin yolda, sokakta, parkta-bahçede, metroda, toplu taşım araçlarında sevişecek kadar ileri gitmeleri, hayvan altı yaratıklar gibi kucaklaşıp öpüşmeleri ne kadar iğrenç, aşağılık ve soysuzca; Bu melânetler nasıl bir tür olabilir acaba? İnsan olmadıkları kesin de…
Hıristiyan, Yahudi veya başkaca din mensupları gibi “gayrimüslim” olsalar, bunu asla yapmazlar. Nitekim çok iyi tanıdığımız, Ermeni, Rum, Yahudi ve sair milletlerden olanlar, tarih boyunca böyle bir edepsizlik, saygısızlık ve şerefsizlik yapmadılar.
Tarih boyunca bu kadar alçalan ve insanlık dışına çıkanları kimse görmedi!..
Müslüman olsalar, bu nevi ahlâksızlığı akıllarından bile geçiremezler…
Türk’lerse; Ahlâken yüksek, çok dürüst, şerefli, soylu ve namuslu bir millettir.
PEKİ KİM BU LÂNETLİ GÜRUH?..
Ülkemiz asli ve tali unsurlarını saydık. Aralarında din, inanç ve ibadetlere küstahça saldıracak, istihza ile alay edecek kadar “düşük varlık” yok!.. Peki, kim bu, Müslümanların “aleni, genel ve sosyal” oruç ibadetlerini, inanç ve ilkelerini alaya alacak kadar âdi güruh!..     
BİLGİ NOT:
“Oruç tutmayanlar cezalandırılsın”, Müftü’den şok açıklama...
Mısır Müftüsü Ali Cuma, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'den, Ramazan ayında kamu alanlarında alenen oruç tutmayanlar hakkında yasal düzenleme getirilmesini talep etti.
Mısır Fetva Kurumu tarafından yapılan açıklamada ise, bir Müslüman'ın Ramazan'da herhangi bir özrü olmadan kasten insanların gözü önünde yiyip içmesinin caiz olmadığı bildirildi.
Bu kişilerin “güzel bir şekilde” uyarılması ve aksi şekilde hareket edenlerin cezalandırılması için görevlilerin tayin edilmesi gerektiği belirtildi.
(On Behalf Of ismihan ismihanli, Sent: Friday, August 03, 2012)   
***
KARŞI YORUM:
Yukarda varit, mezkür haberi geçen arkadaş ya pek cahil veya kökten ön yargılı. 
Daha açık bir anlatımla ve muhtemelen kin, kir ve taassup bataklığında çırpınan biri...
Zira habere konu talep ve fetvanın özü "oruç tutup tutmamak" değildir. Her ne sebeple olursa olsun oruç tutmayan veya tutamayanların "bu ayıp, zaaf, inançsızlık, kast-mahsus veya cehaletlerini" halkın içinde dışa vurup;. “Oruç İbadetini İdrak Eden gerçek insan ve kutsal Müslümanlara” alenen hakaret, tahrik, sabır ve tahammüllerini sınama, zorlama ile "suça  teşvik ve insanlık dışı baskı" fiilini işlemelerinden dolayı talep; Haklı, doğru ve yerinde, mutlaka olması ve uygulanması gereken bir "tedbir" istemidir.
Bunu saptırmak, yanlışlığını iddia etmek, istihza ile alay konusu yapmak ve “İnsanlık ve İslâm düşmanı” melânet bir yerlere mesaj vermeye kalkışmak, en azından alçaklık, küstahlık ve insanlık suçudur.
Zira hiçbir Müslüman “ifşa olunmadıkça” kimseye orucunu sorma hakkına sahip değildir.
Netice olarak: Sunuşu tenzih, tekziple kınar; Talebin doğruluğunun tasdik ederim. 
(Prof. Dr. Salih Ziya KONYALI yorum'u, 03 Ağustos 2012).   

Hiç yorum yok: