24 Mayıs 2008 Cumartesi

“Prof. Dr. Salih Ziya Konyali”
kamuvicdani.ATATURK@yahoo.com.tr wrote:
Cumhuriyet fazilet; Demokrasi erdemlilik; Sosyal devlet ve Laiklik Türk-İslam Medeniyeti'nin en temel ilkesi ve çimentosudur...
Ancak; "Namuslu, Dürüst, Demokrat, Onurlu ve Sorumlu/iyi insan, samimi Müslüman ve iyi vatandaş" olmak; Sadece ve Yalnızca "Adalet Ahlakı, Hukukun üstünlüğü 'tarafsızlık ve bağımsızlığa' sadakatle sahiplik ve daimi saygı" ile kaim ve mümkündür.
Bu imkanın temel harcı, vazgeçilmezi ve çimentosu hukuktur.
Hukuk: Millet iradesinin, devlet idaresinde mutlak hakimiyeti, kavi (sağlam-sarsılmaz, tüm ülke ve halkı şamil eşitlik), her türden dokunulmazlık, ayrıcalık ve imtiyazlara "red" onurlu-kararlı bir karşı duruş;
Milli Devlet, Milli İrade ve Milli Hakimiyeti "mutlak muhafaza", namuslu-dürüst vatandaşları koruma, suç ve suçluya karşı "sıfır" tolerans ile mümkündür.
İnsan Hakları, Adalet, Hukuk, Demokrasi, Cumhuriyet ve Siyasete karşı işlenmiş "en büyük suç" 11 Kasım 1938 ve 27 Mayıs 1960 "karşı devrimleri" yargılanmadıkça, son 48 yılın menfur faillerinden yolsuzluk-yoksulluk, anarşi-terör-tedhiş, kaçak ve kayıpların hesabı sorulup, "yönetimle halk, adil bir yüzleşme, özeleştiri ve hesaplaşmayı" gerçekleştirilmedikçe;
Devletin namusu kurtarılamaz, siyaset fazilete iblağ olamaz, din tüccarlığı-politika simsarlığı, yalan-talan sonlanamaz, başta "AB-D" olmak üzere istiklal ve istikbale matuf tehditler önlenemez ve bu taktirde asla "KAMU VİCDANI" müsterih kılınamaz !...
Bunu yapmak: YARGI ERK'i'ne görev, sorumluluk ve namus borcudur.
Çünkü ! Cumhuriyet, Adalet, Hukuk ve Demokrasinin 'ELİ KANLI' kaatilleri, 48 yıldır süren anarşi, terör, tehdit, baskı, zulüm, işkence, haksızlık-yolsuzluk-yoksulluk, yalan-talan ve tarumar'ın tek ve yegane sorumluları:
38 darbeci-devrimci eşkiya, Sıddık (sadık) Sami Onar, Sunuhi Arslan ve Salim Başol unutulmadı... unutulmayacak !..HAYDİ: Temiz Toplum; Temiz (şeffaf-saydam) Devlet; "Namuslu-Dürüst-İlkeli-Onurlu, Adaletli ve Sorumlu Hükümet"; Temiz Siyaset; "İyi İnsan ve İyi Vatandaş" için iş başına...
Şimdi tam zamanı.
Cumhuriyet "TAM" düştüğü yerden kaldırılmak zorundadır.
Zira: Devlete Demokrasi, fazilet anlamında Cumhuriyet;
Halka Adalet, ahlak-hukuk, eşitlik, barış, mutluluk ve zenginlik;
Siyasete "mutlak dürüstlük, parti içi demokrasi ve hizmette yarış" gerek...
(mazlum) Prof. Dr. Salih Ziya KONYALI
11.kasım.1938 ve 27.mayıs.1960 mağduru
Kaynak: kamuvicdanı.ATATÜRK@yahoo.com.tr

13 Mayıs 2008 Salı

O..,

Bir Güneş'ti...
Cumhuriyet'di,
Demokrasi idi...
İlkeleri ve
TÜRK İNKILABI İLE
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ" Nİ
KURDU....


10 KASIM 1938, SAAT: 09'u 5 GEÇE
DEMOKRASİ "KARŞIDEVRİM" LE KATLEDİLDİ;
CUMHURİYET KESİNTİYE UĞRADI

11.kasım.1938'de
"milli şeflik, dikta"
DESPOTİZM, FAŞİZM,
KARANLIK BİR DÖNEM
VE DERİN BİR KABUS BAŞLADI


11
kasım
1938
*
14
MAYIS
1950
dönemi !...



7 Ocak 1946'da, medeni siyaset ve gelenek; Kesintiye uğratılan Atatürk ilkeleri ve Türk İnkılabını tekrar hayata geçirmek azim, irade ve kararıyla "YETER... SÖZ MİLLETİNDİR !.." diyerek harekete geçti.
07 Ocak 1946'dan
14 Mayıs 1950'ye kadar;
Gazi Mareşal (Prof.) Mustafa Kemal'in
Galip Hocası (Celal Bayar)
Vekili (Adnan Menderes)
ve arkadaşları adeta bir
efsane yarattılar.
"BEYAZ İHTİLAL" ile
karanlığı yendiler...
İnsan Hakları, Adalet, Hukuk
ve Demokrasiyi yeniden getirdiler.

14 MAYIS 1954
"TÜRK DEMOKRASİ BAYRAMI"...






SONRA...
10 yıl süren "asr-ı saadet" dönemi...
Dünyada emsali görülmemiş bir kalkınma, gelişme ve büyüme...
Halk'la Devlet barıştı.
Cumhuriyet'le DEMOKRASİ buluştu.
DERKEN !.....












karanlık yeniden çöktü...
kabus tekrar başladı...
Demokrasi sona erdi.
Atatürk'ün Anayasası ilga edildi.

Cumhuriyet inkıtaa uğradı.













ŞİMDİ !....
BİR "14 MAYIS" DAHA BEKLENİYOR...
TURKISH FORUM
"DÜNYA TÜRKLERİ BİRLİĞİ"
From:
Dr. Kayaalp Buyukataman,
Genel Baskan, Turkish Forum
"Dünya Türkleri Birliği / Turkish Forum"
ve faaliyetleri hakkında bilgiler.
Turkish Forum,
Dünyamızın her bir ülkesinde yaşayan ve yerleşmiş olan Türklerin;
Türk asıllı fakat TC vatandaşı olmayan, Dünyaya yayılmış Türkiye dostlarının, Türkiye'ye Aşık olmuş ve fakat Türkiye'li olmayanların 1993 yılında Amerika da temelini attığı ve şu anda dünyanın beş kıtasına dağılmış, örgütlenmiş yaklaşık 260.000+ üyesi bulunan ve gönüllü çalışan bir kuruluştur.
Günümüze kadar gerçekleştirilen faaliyetlerden özetler aşağıdadır:
• Depremden sonra Türkiye’ye yardımlar,
• PKK Terörü ve APO’ nun yakalanması ile ilgili çalışmalar,
• Ermeni sorunu, Kıbrıs, Batı Trakya, Güneydoğu ve AB sorunlarında, ABD ve diğer Batı ülkelerinde Türkiye çıkarlarını korumak için Dışişleri ile sayısız calışmalar ve başarılı kampanyalar,
• Türk tezlerini destekleyen, Türk dostu yazarların kitaplarının dünyaya tanıtılması ve satılması için kampanyalar,
• Köy Okullarına “Kitap ve Malzeme” kampanyaları,
• Hastanelere tıbbi destek, Tekerlekli Sandalye ve Türk Toplumuna yardım için sayısız kampanyalar,
• North Little Rock – ARKANSAS şehrinde kurulan Türk-Amerikan Dostluk Müzesi (TADM) için şehir idare meclisi ile birlikte çalışmalar,
• Samsun şehrimizin NLR şehri ile kardeş şehir ilan edilmesi. (Mayıs 2004)
• Murat Reis (eski adı Razorback) Denizaltı’ sının TADM’ ne ulastırılması için işbirliği çalışmaları (Not: Murat Reis 29 Ağustos 2004 tarihinde TADM’sine ulasmıştır. Clinton kütüphanesinin karşısında, Türk ve Amerikan bayraklarının 24 saat dalgalandığı bu denizaltı aynı tarihte ziyarete açılmıştır.)
Turkish Forum”un şu anda üzerinde çalıştığı projeler aşağıda özetlenmiştir.
• Murat Reis/Razorback deniz altısının her iki ülkede yaptığı hizmetleri ve Türkiye’den Amerika’ya gidiş yolculuğunu içeren belgesel çekilmesine yardımcı olmak ve dünya çapında takdimi,
• North Little Rock şehrinde, Atatürk Dünya Barış Enstitüsü'nün kurulması için şehir idare meclisi ile ortak calışmalar,
• Soyları Türk olan Melucan’ların Türk toplumu ile daha yakın çalışmasını, tanışmasını ve işbirliği yapmasını sağlamak amacıyla yapılan calışmalar,
• Dünya Türk Federasyonları'nın Müşterek hareketi ile ilgili çalışmalar,
• Türkiye ve Türkler ile ilgili (Ermeni sorunu, Kıbrıs ve Ege Sorunu, AB ilişkileri gibi) Güncel konularda bilgi ve belge iceren bir “Elektronik Kütüphane ve TF Veri tabanı” kurulması için çalışmalar,
• Türkiye’nin yurt dışında daha organizeli, birbiriyle yardımlaşmalı ve kuvvetli destek grupları (lobiler) yaratmak amacıyla geliştirdiği “Akıllı Politika” kavramı altında yeniden örgütlenmek,
• Türkiye’nin yurt dışında (bilhassa ABD’de) ticari olarak daha faal olmasını sağlamak amacıyla “Akıllı Ticaret” kavramı altında örgütlenmek. (12.Mayıs.2008) MNS, TURKISH FORUM ADVISORY BOARD BAK: http://www.turkishforum.com/tr/

10 Mayıs 2008 Cumartesi

yorum, 12
Merhaba
Davetiniz için teşekkür ederim.
Fakat bu davet elime şimdi geçti.
Ve saat 17:00. Katılamadım.
Benin mailime nasıl ulaştığınız merak ediyorum.
Çünkü Atatürk ve Türkiye ile ilgili bir yazı dizisine başlamayı düşünüyordum ve bekletiyordum....
çekincelerim vardı...
Şimdi sizden bu mail gelince sanırım yazmam gerekli artık bu yazıları diye düşündüm..
Bu nedenle sizin mailime nasıl ulaştığınızı ve bu daveti neden bana ve neden geç gönderdiğinizi merak ediyorum..
cevaplarsanız sevinirim..
sevgi ve saygılarımla
Nilgün NART, 10 mayıs 2008

**CEVABİ MEKTUP ve YORUM: 11**

Sayın Sınacı,
Davet için teşekkür ederim.
Son dönemlerde okuduğum kitaplardan Atatürk'ten sonra başa geçen iktidarların bir şekilde bu ülkeye zararlarının dokunduğununu üzülerek öğrendim.
Hatta CHP, İnönü ve Ecevit'te dâhil.
DP iktidarının uygulamalarının ise bizi bugünlere getiren temel taşların döşendiği dönem olduğunu daha iyi anladım.
O kadar saygı duyduğumuz Kazım Karabekir Paşa'nın bile bu milletin eğitimine vurulan darbede payı olduğunu öğrenmek ise beni dehşete düşürdü. (Bkz. Alev Coşkun, Hasan Âli Yücel)
Bu vesileyle Celal Bayar'ın da anılmaya değer bir devlet adamı olduğunu düşünmüyorum.
Lütfen beni bağışlayın. Ben artık anılmaya değer tek bir devlet adamı olduğunu düşünüyorum, O' da Mustafa Kemal Atatürk'tür. Gerisi beni ilgilendirmiyor.
Ve ben ikinci bir Atatürk gelmeden ve halkın da tamamının bilinçlenmeden bu ülkenin kurtulacağına inanmamaya başladım. Nasıl olacak bilmiyorum...
Açıkçası gidişattan çok endişeliyim...
Bu vesileyle teşekkür eder, saygılar sunarım.
Tülay HERGÜNLÜ, 10 Mayıs 2008

9 Mayıs 2008 Cuma

*** ÖNEMLİ DUYURU ve DAVET ***

T.C.
ATATÜRK KÜLTÜR VE TARİH YÜKSEK KURUMU
ATATÜRK ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
BAŞKANLIĞI
125. YAŞINDA
CELAL BAYAR’I
ANMA TOPLANTISI
Tarih: 15 MAYIS 2008, Perşembe
Yer: Devlet Konuk Evi (Ankara Palas)
Ulus / ANKARA
Saat : 09:30 - 21:00
LCV : 0312.468 18 52
PROGRAM :
09: 30
İstiklal Marşı - Saygı Duruşu
09: 45-10: 30 Açılış Konuşmaları
Prof. Dr. Sadık Tural
Dr. Nilüfer Gürsoy
9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel
10:30-11.20 Birinci Oturum:
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Taner Tuna
1. Bildiri: Dr. Tülay Duran: Bayar ve Kurtuluş Savaşı”
2. Prof. Dr. Hikmet Özdemir: “3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın ATATÜRK ve Laiklik konularındaki Hassasiyetleri”
11: 20–11: 40 ARA
11: 40–12: 30
İkinci Oturum
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Emine Gürsoy-Naskali
2. Bildiri: Prof. Dr. Yahya S. Tezel
“Türkiye’de Bankacılık 1923 - 1938”
3. Bildiri: Mehmet Arif Demirer:
“Bayar ve 1934, 1937 ve 1938 Kalkınma Planları”
12: 30–14: 00 Öğle Yemeği
14: 30–18: 00 Üçüncü Oturum (Panel)
Oturum Başkanı: Mehmet Arif Demirer
“Bayar’ın Türkiye’de Bıraktığı İzler”
Prof. Dr. Akile Gürsoy: “Celal Bayar’ın Demokrasi Anlayışı”
Dr. Melih Aktaş: “Bayar ve Dış Politika”
Mehmet Dülger: “Bayar ve Demokrat Parti”
Mete İ. Özcanoğlu: “Bayar’ın Türkiye’de Bıraktığı İzler”
Celal Bayar ile ilgili çalışmaları nedeniyle Prof. Dr. Mehmet Akif Tural ve Tarihçi-Yazar İsmet Bozdağ’a Celal Bayar Onur Plaketi ve Teşekkür Belgesi verilmesi
Kapanış Konuşması: Sadık Tural
18: 30–21: 00 Kokteyl Prolonge
Yer: Devlet Konuk Evi (Ankara Palas)
****
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı
ve
Atatürk Araştırma Merkezi Başkan Vekili
Prof. Dr. Sadık TURAL
****
ATATÜRK'ÜN BAŞBAKANI ve 3. CUMHURBAŞKANI
Celal BAYAR'IN
doğumunun 125. yılında yapılacak anma toplantısına katılmanızı saygı ile diler,

8 Mayıs 2008 Perşembe

YORUM: 10, (Süleyman AKDEMİR, Araştırmacı-Yazar)
--Forward Message -- From: Süleyman Akdemir
To: Mustafa Nevruz Sınacı
Sent: Monday, April 28, 2008 10:07:20 AMSubject:
Re: [A5]* ..::CTO::.. 3T KURAMI VE HÜKÜMET
Sayın Sınacı,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün milleti asliye dediği unsurları, TÜRK kimliği altında topladığı, Türkçeyi anadil yaptığı, Müslümanlığı resmi din olarak kaydettiği ve bu esasları Anayasa maddesi haline getirdiği bir devlet olarak, tarihte benzeri görülmemiş KURTULUŞ ŞAVAŞI sonunda kurulmuştur.
Azınlıktan olanlar, kişisel çıkarlarının kaynağını, ağalıktan-beylikten-mürtecilikten-cahillikten-tekkecilikten-takkecilikten ve dini öcü gibi gösterenlerin sahtekarlıklarından alanlar, tarih boyunca Cumhuriyetle hiç barışmamış, buna karşın bütün nimetlerinden faydalanarak mevcut düzenle savaşmışlardır.
6000 yıllık insanı tanrılaştıran öğretilerin oluşturduğu, altını zenginliğin "anahtarı" sayan, Ka-Amon-Ra esaslı "bilgi felsefecilerinin" yumurtladığı ve savlarının iflas ettiği her seferinde yeni "filozofça yaklaşımlarla" eksiklerini tamamlayarak, başka-başka "ulaşılmaz fikirler-metinlerle" insanlığı fitne-fesatla birbirine düşüren, "Vadedilmiş Topraklar" ütopyasıyla, dünyanın her bölgesinde yerleşik "diaspora" mensubu sermaye sahipleri ile bir üst parağrafta yer alan,
HAİN, ACIMASIZ, İŞBİRLİĞİNE HAZIR, HIRSLI, GÖZLERİ PARADAN BAŞKA BİR ŞEY GÖRMEYEN, VATAN-MİLLET-BAYRAK-NAMUS ANLAYIŞINI "HİKAYE" SAYAN, İNSANİ HİÇ BİR DEĞERİ KALMAMIŞ satılıkları çok kolay tespit etmişler ve işbirliğini oluşturmuşlardır. Atatürk'ün ölümünden sonra, binlerce örneğini gördüğümüz bu satılmışlar, 60 yıldır sürdürdükleri tahribatı günümüzde, "DİNDAŞLARI" vasıtasıyla en üst düzeye tırmandırmışlar, hani nerede ise DEVLETİMİZE kastedecek konuma yükselmişlerdir.
Geçmişe insanın gücü yetmez. Belki de "hesap günü" için, Allah, insanı, sadece geleceğine odaklamış, geçmişini değiştirme gücü vermemiştir. Geleceğimizi kurtarmak ve bu "Kutsal Vatanı" satılmış hainlerden temizlemek için henüz vakit geçmiş değildir. Silkinmeli, "bana necilikten" vazgeçmeli, BAŞIMIZA YÖNETİCİ diye seçtiklerimizi iyice araştırmalı, en başta da, her türlü haksız kazancın KAYNAĞINI VE DEVLETİN-MİLLETİN KİMLER TARAFINDAN HANGİ YOLLARLA SOYULDUĞUNU, üstüne üstlük hala, anlaşılmaz bir ARSIZLIK-HAYASIZLIKLA meydanlarda dolaşmalarına göz yummamalıdır.
VAKİT HENÜZ GEÇMEDİ, AMA ÇOK ZAMANIMIZ DA KALMADI,
Saygılarımla,
Süleyman AKDEMİR

7 Mayıs 2008 Çarşamba

***YENİ YORUMLAR VE AB/REFERANDUM KONUSU**

YORUM: 3, From: serdarbolat@superonline.com ab için referandum..
Sayın Sınacı'ya cevap
Date: Sun, 4 May 2008 18:24:29 +0300
Sayın Yurtsever "Hepten AB üyeliğine muhalifim.
Doğrusunun, özel statü de değil, özel ikili anlaşma olduğu kanaatindeyim" sözlerinize katlıyorum. Ancak "özel ikili anlaşma", eşit iki bağımsız devlet arasındaki bir anlaşma gibi olmalı.
Bu anlaşma, Türkiye'nin kanunlarını, yönetmeliklerini kapsamamalı. Sadece ekonomik ilişkilerle sınırlı olmalı.
Yani AB, Türkiye'ye hiçbir şekilde "demokrasi" ihraç etmeye çalışmamalı, Türkiye'nin kendi siyasal sistemini ve kanunlarını özgür bir devlet olarak hiçbir dış baskıya ve denetlemeye maruz kalmadan kendisinin belirlemesi kuralına saygı göstermelidir.
Selam ve saygılarımla Serdar POLAT
YORUM: 4,
sn. bolat,ülkemizin AB üyeliğine karşı olmamla, sebebi ile, özel statü değil ifademle, tamda söylediğinizi kastettiğimi çıkarmanız gerekirdi, diye düşünmekteyim.
özel statü=özel ilişki taraftarı değilim.
tüm dünyayla genel dengeli ekonomik-ticari-diplomatik ilişkiler dışında; AB gibi, ŞİÖ gibi birliklerle "özel ilişkiler" kurulmasında, gerek veya fayda bulunabilir. bağımsız, başı dik, ulusal çıkarlarının ve gücünün bilincinde olan bir Türkiye'nin, bu tür ilişkilere kompleksle, korkakca, çekingen veya ideolojik mülahazalarla yaklaşması beklenmemelidir.*itirazım, sıkça dile referandum isteğine idi. 2 sebeple:1-teknik, usul bakımından yanlıştı. önce karşı taraf AB, kesin tarih ve içeriğiyle bir davette bulunmalıki, halka sorulabilsin. bu evliliği, bu şartlarla, şu tarihte kabul edelim mi.?hükümet, dışişleri niye var.? oabilecek bir dua haline getirsinler de, öyle amin dememizi istesinler.! 2-hayır çıkar önkabuluyla referandum isteği dile getirilmektedir. peki ya, evet çıkarsa.?böyle bir davet olmadan, biz referandum yaptık, evet çıktı, bizi alın diye adamların kapısını tekrar çalmak, mevcut "küçültücü" duruma nasıl bir farklı katkı sağlar.? olası böyle bir sonuç, bu aldatmacanın devamına, türkiye'nin ab kapısına daha sıkı bağlanmasına, ab nin elinin dahada kuvvetlenmesine hizmet etmez mi.?bilmukabele efendim.güzel günler dileğimle.
YORUM: 5, Degerli Arkadaslar,Her ulke ile (bu AB de olabilir) mutekabiliyet esaslari dahilindeandlasmalar yapilip, sulh icinde iliskiler surdurmege kimse karsi olamaz, biz de degiliz.Ote yandan, syn. Yurtsever'in AB ile alakali referandum yapilmagcekincesine de hak vermek gerektigi kanaatini edindim.Cunki, sanmiyoruz bu durumda lakin, ya sandiktan AKP ciktigi gibi, bir de bu referandumda Evet, cikarsa?Selamlar...
YORUM: 6, sn. kartal,hayır öyle değil.
siz-ben-sn. bolat karşı olsakta, taraftar olanlar da var.ilke olarak halkoyuna sunulmasına karşı olamayız. bilakis doğrusu budur.ama sunulmadan önce, hükümetin tarih ve eşit ortaklık şartlarını vs. kesinleştirerek, somut bir davet alması istenmelidir. bu hususlarda-görüşmelerle netlik-uzlaşma sağlanamamış ise, halkoylamasına gerek yoktur.*ki, biliyoruz sağlanamadı. elimize açık tarihli bir bilet ve özel statü tutuşturuldu. ya, önce kesin bir tarih alınarak, akabinde halkoyuna başvurulmalı, yada adeta sömürge ilişkisine dönüşen AB sürecine DERHAL son vermelidir.
YORUM: 7, Sayın Yurtsever
"hükümetin tarih ve eşit ortaklık şartlarını vs. kesinleştirerek, somut bir davet alması istenmelidir."
önerinizi kabul etmem mümkün değildir.
"Türkiye'yi hangi tarihte tam sömürgeliğe kabul edeceksiniz" anlamında bir sorunun ve dileğin "vatana ihanete tam teşebbüs" suçu oluşturacağı açıktır.
"Eşit ortaklık şartları" ne demektir, siz AB hakkında hayal mi görüyorsunuz? Geri kalmış bir ülke emperyalizmin ortağı haline gelebilir mİ?
Önce AB nedir, Türkiye hakkında AB planı nedir, bu hususlarda anlaşalım:
YORUM: 8, sn. bolat, siz bari yapmayınız.usule dair muhalefetim. AB ne karşı olmamla, prensip olarak halkoylamasına taraf olmamı lütfen birbirinden ayırd ediniz. alıntıladığınız ve karşı çıktığınız cümlenin önü nedir?*referandum yapalım diyenler, önce hükümetten şunları istemeliler. *bu istenmeden, referanduma gerek yoktur.*hükümet bunu alamamış ise, derhal bu bu sürece son vermelidir. varsayalım ki, hükümet masaya buyur etse ve ab bu şartları kabul ve davetiye çıkarsa, yinede hükümet kendi başına imza atmamalı, o zaman halk oyuna kesinlikle başvurmalıdır.o takdirde bizede, niçin HAYIR dememiz gerektiğini anlatmak düşer ki, bende sıraladığınız gerekçelerle HAYIR denmesi için çaba harcarım.onurlu üyelikten falan bahsetmiyorum. inşallah bu kez net ifade edebilmişimdir.selam ve saygılarımla.
YORUM: 9, Re: AB referandum..Date: Tue, 6 May 2008 17:12:06 +0300
AB vatanı bölme birliğidir.Üstünde tartışmaya bile gerek yoktur.hele hele referandum söylemleri Emperyalizmi cesaretlendirir.
anlayamıyorum. illaki tartışma mı çıksın isteniyor. birbirimizi anlamamak için özel gayretmi var.?bazı arkadaşlarımız diyor ki, örneğin sn. m.n. sınacı, ab için derhal referandum yapılsın.şimdi, benim-sizin "yoo arkadaş, ab emperyalisttır, refedanduma filan gerek yoktur, yaptırmayız" mı dememiz doğru.?referandum isteyen arkadaşlara tavsiyem, DERHAL ve ÖNCE hükümetten kesin takvim ve eşitlik talep etmeleri, olmuyor ise AB sürecine HEMEN son verilmesinde -bizimle beraber- diretmeleridir. "tarih-eşitlik" falan umurlarında değilse, mevcut durum sürsün, niçin oylama istiyorlar, ne gerek var.?hayır çıkacak umuduyla ise, ..müneccimler mi.? fahri

6 Mayıs 2008 Salı

*** Y O R U M L A R ***

YORUM: 1, Harikaydı :)) Selamlar... 02 Mayıs 2008 Cuma 11:32 tarihinde Fahri Yurtsever <fyurtsever.tr@hotmail.com> yazmış: mustafa bey, özellikle dip dalga-derin devlet yorumunuz için kutlamak isterim. milli irade tanımınız, hukuki değilsede- enfes. eminim tepki çekecektir.*referandum hususunda bir ufak teknik itirazım var ki, belirteyim ben hepten AB üyeliğine muhalifim. doğrusunun, özel statü de değil, özel ikili anlaşma olduğu kanaatindeyim. Türkiyemiz, ab nin içinde erimeyecek denli büyük bir potansiyel ve tarihi geçmişe haizdir. itirazımın aslı şudur: her ne kadar aday statüsü ve müzakere süreci başlamışsa da, ortada somut bir davet bulunmamaktadır. ülkemize, "çıkmaz ayın son çarşambasına" bir tarih verilmiş, bizde "yayladaki yoğurda sarma sarmakla" nafile meşguluz.önce, AB den bir kesin takvim ve plan istenmeli ki, bu oylanabilsin. aksi halde, oylamaya falan gerek yoktur, bu aldatmacaya derhal son verilmelidir. öte yandan, EVET çıkarsa bu aldatmaca sürecek, sürecte değişiklik arzetmeyecektir. hülasa, olmayan davete icabet gerekmez. kendimizi daha fazla küçük düşürmeye mahal yoktur. saygılarımı sunarım.fahri ../İŞTE BUNDAN DOLAYI !...Date: Fri, 2 May 2008 10:42:16 +0300
DOĞAL STABİLİZATÖRLER
YORUM: 2, From: kenanaydin@sevgilik.comTo: gercek.demokrat@hotmail.comSubject: Re: FW: SES_CIKARACAK_YOKMUDate: Tue, 6 May 2008 15:17:18 +0300 Merhaba Mustafa Bey, Göndermiş olduğunuz makaleyi sevgilik.com'da yayınladım. Sayfanıza da göz attım ve bazı makalelerinizi okudum. Affınıza sığınarak bazı tespitlerimi sizinle paylaşmak istiyorum: Bir zamanlar dünyanın en zengin kütüphanelerine sahip olmuş olan milletimiz, okuma özürlü hale getirilmiştir. Osmanlı'nın kendi hanedanını koruma politikaları, Türkleri düşünmekten mahrum bıraktığı gibi onları fakirleştirmiştir. Benzer politikaların Cumhuriyet döneminde de uygulandığını üzülerek görmekteyiz. Bu bakımdan kendisine "Türk Aydını" diyen herkes halka ulaşmanın bir yolunu bulmak zorundadır. Sizin makaleleriniz, çok emek harcanmış bilime dayalı (bilimlik) (bilimsel!?) yazılardır. Sanırım aydınlara seslenmek istiyorsunuz. Bence temel sıkıntı da burada. Ülkemizde aydın sayısı yok denecek kadar azdır. Ülkemizin gündemlerine bakmak, aydın olup olmadığını anlamanın en kestirme yoludur. Elbette benzerlerini yazmaya devam etmelisiniz. Ancak halka yönelik yazılar da yazmalısınız diye düşünüyorum. Dağarcığınızdaki bilgi birikimini - ki çok değerli - halkımıza aktarabilmelisiniz. Çünkü yitirilecek çok fazla zaman yoktur. Halkın içinden "aydın" üretilmelidir. Sevgilerimle.Kenan Aydın Damla Damla Kanarsın, Sana Kıyıp Silemem http://www.sevgilik.com/

3 Mayıs 2008 Cumartesi

***KUTLAMA VE TEBRİK***

***DÜNYA "TÜRKÇÜLÜK BAYRAMI'NIZ"
KUTLU OLSUN***

BÜTÜN DÜNYA TÜRKLÜĞÜ VE
ANADOLU "TÜRKİYE"
TÜRKLERİ'NİN
3 MAYIS
"TÜRKÇÜLÜK BAYRAMI" NI
YÜREKTEN KUTLAR;
Türk olmanın, Türk kalmanın ilelebet Türk ve Müslüman yaşamanın şeref-şân, onur-erdem, doğruluk, dürüstlük, namusluluk, özgürlük, adalet, bilgelik ve yüksekliğin “ÖRNEK YAŞAM BİÇİMİ”, ‘medeni siyaset’ insanlık davası, vatan, bayrak ve millet sevgisi bağlamında tüm dünya Türk'lerine hayırlı, uğurlu, kademli ve kutlu olmasını dilerim.
UNUTMAYINIZ!...
TÜRK DEMEK
:
Türkçe düşünmek, Türkçe konuşmak ve Türkçe yaşamaktır.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…
*Gazi Mareşal (Profesör) Mustafa Kemal ATATÜRK*
Mustafa Nevruz SINACI;
Siyaset Bilimci, Hukuçu, Araştırmacı-Yazar
Dünya Türk Kongresi (TURKISH FORUM ALLIANCE)
Danışma ve Bilim Kurulları Üyesi