19 Mart 2008 Çarşamba

TÜRK DÜNYASININ BAYRAMI:
"NEVRUZ"
Mustafa Nevruz SINACI
Cennetmekân Mareşâl Mustafa Kemâl ATATÜRK yaşadığı sürece Türkiye’de, her hangi bir yasal zorunluluk olmadığı halde “Nevruz” daimi milli bayram olarak kutlandı. Türk dünyasının hüzün, ıstırap, mâkus talih ve kasavet zuhuru 1938 yılı Kasım ayının 10’u saat 9’u 5 geçe vaki “genç cumhuriyetin ‘milli-manevi’ yükselen değerleri, Kemalizm ilkeleri ve Türk inkılâbına karşı yapılan menfur devrim (devirme, yok etme, hafızalardan silme, tahrip ve halka rağmen-halkı idare etme) hareketinden itibaren; Ergenekon sembolü, adalet, aydınlık ve fazilet timsali “NEVRUZ” kutlanamaz oldu. Sonraları lokal ve bölgesel bazda idrak teşebbüsleri vuku buldu. Derken, 1980 sonrası “resmi bayram” kategorisine alınması istense de, bir takım sanal, sansasyonel ve havai gerekçelerle kanun kapsamına alınmadı. 2007 senesine gelindiğinde ise: (iç yüzü meçhul olmakla beraber, dışa vurum itibarıyla) Milli devlete karşı olduğu tasavvur edilen bir operasyona ad olarak konuldu… “Ergenekon Operasyonu” !...
Hangi ‘kripto’ tarafından öngörüldüğü bilinmez. Ama, her şeyden önce, sözde sağ ve sol kolları-kanatları-dayanaklarının varlığı iddia olunan (!) ve göbekten baronlarla (dahili-harici bedhahlar ve oligarklarla) irtibatlandırılan bu operasyonun ‘böyle anlamlı bir sözcükle’ adlandırılması ayıptır. Kaldı ki; Bahusus tertibin sol, anarşist, terörist ve menfur dış tertiplerle-mihraklarla bağlantısı ileri sürüldüğü halde (her ne hikmetse) halâ tutuklu olanların tamamı sağ-milliyetçi tandanslı. Dahası, operasyona “kuvvai milliye” gibi aynı derece ve düzeyde kutsanan ve Türk milleti için çok derin bir manâsı-hatırası olan “İstiklâl Savaşı ve milli mücadele” simgeleri ile başlandı. Bu nam altında ifa ve icra edilen operasyon kapsamında; Genel Merkezi Ankara olan “Kuvvacılar Derneği Genel Başkanı Bekir ÖZTÜRK” neredeyse sekiz aydır tutuklu. Aradan geçen zamana rağmen henüz mahkemesine bile başlanmadı. Günlerdir medyada yazıp çizilen, internet ortamında sirküle edilen terör ve tedhiş örgütü, sol-pagan ve kripto bağlantısı ise henüz kurulamadı. Karşı cenah olarak adlandırılan kesimden hiçbir tutuklama olmadı. Sonuç: Yapılan adlandırma ve müteakip safahat bir hukuk ayıbıdır. Dolayısıyla; İddia olunduğu biçimde bu bir “milli devlet” aleyhtarı tasarruf, tertip ve teşebbüs ise, neden adı Ergenekon ?... İnşâllah olaya bakan Savcı bu hassasiyeti dikkate alır, aykırı anılmayı önler, yaş ile kuruyu özenle birbirinden ayırır ve dosya aşamasına hız vererek adaletin bir an önce tahakkukuna katkıda bulunur. Bizim “NEVRUZ” bayramı münasebetiyle beklentimiz budur. Yani; Nevruz’un anlam, önem ve değerine taallûk eden: Adalet ve Barış. Şimdi sizinle, “Nevruz Bayramı” ve konuyla yakından ilgili “Özbekistan da Devlet ve Toplumda Kadın” hakkında; Özbekistan Altın Miras Vakfı Türkiye Bölüm Başkanı, çok değerli bilim-fikir ve dava adamı Süleyman Merdanoğlu tarafından yazılmış “çok önemli ve anlamlı” iki makaleyi paylaşmak istiyorum.
ÖZBEKİSTAN’DA NEVRUZ BAYRAMI (*) Nevruz bayramı en eski bir halk bayramıdır. Farsça bir kelime olan Nevruz, yeni gün anlamına gelir. Nevruz, güneşin koç burcuna girdiği güne, Miladi 22 Mart'a ve Rumi 9 Mart'a rastlamaktadır. Nevruz, `Göktürkler`in Ergenekon`dan çıkışı`` ve ``12 Hayvanlı Türk Takvimi`nde yeni yılın başlangıcı`` olarak 5 bin yıldan bugüne kadar kutlanmaktadır. Nevruz, İranlıların yılbaşı olarak da kabul ettikleri bir gündür. Nevruz, Dünyadaki birçok toplulukta farklı inanışlarla çeşitli adlar altında şenliklerle kutlandığı da görülür.Tarihi kaynaklarımızda Nevruz hakkında pek çok bilgi bulunmaktadır. Bu halk bayramı, tabiatın uyanışı, kuşların geri gelişi ve ekin ekme zamanı anlamına gelir, 21 Mart günü bahar gününün gecesiyle gündüzü denk olduğu zamana rastlar. Nevruz Bayramı hakkında Türk Büyüklerinden Abu Rayhon Beruniy (973-1048) "Qadimgi xalqlardan qolgan yodgorliklar" eserinde, Mahmud Qoshg'ariy (XI.Yüzyıl) ise "Devonu lug'otit turk" “Divanü Lügat'ı- Türk' “eserinde çok önemli bilgiler vermektedir. Türk kültürü açısından gayet mühim bilgileri ihtiva eden Divanü Lügat'ı- Türk' te de, bu bayram sevincinin ifadesi olan dörtlükler yer almaktadır .Ömer Hayyam (1048-1131) alim, şair, filozof sıfatıyla bu bayram hakkında "Navro'znoma" adlı kitabı vardır. Buna benzer eserleri olanlar, Nevruz hakkında edebi düşünce, malumat verişleri önem arz eder.Bu günün yeni yıl olarak kabulü meselesini Nizamü 'l-mülk (1017-1091), Selçuklu devlet hayatına mal etmiş, vergileri bu günün birinci günü toplatmıştır.
Türk-İslam klasiklerinden biri olarak kabul ettiğimiz Yusuf Has Hacib'in (1017-1077) Kutadgu Bilig adlı eserinde, oldukça canlı tabi at tasvirleri yapılarak baharın gelişi, ağaçların yeşiller giymesi, tabiatın al ve kızıl renklerle süslenmesi en güzel şekilde anlatılmaktadır. Özbekistan'da Nevruz'a; Navruz, Navro’z, "Nevbahar" (Yeni Bahar) da denir.Nevruz, Özbekistan'da da çok eskiden beri kutlanmaktadır. Bir zamanlar Türkistan’da hüküm süren Makedonyalı Aleksandır, Araplar, Moğollar... sonrada Ruslar Nevruz’u tüm baskı ve yasaklamalara rağmen engelleyememişlerdir. Ancak komünizmin 70 yıllık hâkimiyeti döneminde, dar bir çevrede, köylü, çiftçi ve zanaatçılar tarafından bir aile bayramı olarak kutlanabilmişti. Asılardır Özbek halkının ruhuna yerleşmiş olan örf-adetler, gelenek-göreneklerden bir olan Nevruz Bayramı da sıkı takiple yasaklanmıştır. Özbekistan’ın bağımsızlığından evvel; İmam Buhari (810-870) gibi büyük İslam aliminin mezarına kimyasal atıkların saklama deposu olarak kullanılması gibi, insanın tüyünü ürperten manzaralar görülmüştür. Yine o yıllarda İmam Tirmizi ( 824-892) kabri dikenli tellerle çevrilmişti. İmam Maturidi (870-944) hazretlerinin defin etilmiş kabri ise tahrip edilip; üstüne o civarda yaşayan halk için evler inşa edilmişti. Umumi basın vasıtalarında, kitaplarda Nevruz kelimesini kullanmak siyasi hata olarak kabul edilmişti. 1986 yıllarda adıyla çıkan kitap da; bir tek nevruz kelimesi bulunduğu için tüm kitapçılardan, okul kütüphanelerden toplanmıştı.Nevruz bayramının adı komünizm rejimi tarafından değiştirilip diye yazıldı. Ama her şeye rağmen eski ve milli bayram olan Nevruz kutlamalarını yok etme teşebbüsleri halka unutturmaya çalışılmışsa da; halk tarafından kabul görmemiştir. Sen bizi bağışla ey, Nevruzumuz, Bilmezliğe battı o gün gözümüz. Yüzüne bir tokat patlatı verdik Pişmanlık içindeyiz şimdi kendimiz. (Özbek şairi Abdulla Aripov) Nevruz; evvelden beri olduğu gibi şimdi de, Bağımsız Özbekistan’da; güzelliktir, sevinçtir, emektir, gençliktir, saygıdır, sevgidir, barıştır, umuttur, berekettir, ziyarettir, ziyafettir... Mutluluktur, bahar bayramıdır.
Özbekistan 1 Eylül 1991 yılından itibaren bağımsız olduktan sonra Nevruz Bayramı milli bayram olarak kabul edilerek, o gün resmi tatil olarak ilan edilmiştir. Bugün Özbekistan’da nevruz bayramı bütün canlılığıyla yaşamakta ve yaşatılmaktadır. Adetlere göre, her evde yemekler pişirilir ve bu bayramın meşhur tatlısı sumelek (sumalak) hazırlanır. Sumelek sadece Nevruza özgü bir yemektir.Özel olarak filizlendirilmiş buğday, arpa, darı gibi hububatlardan yapılan karışıma altı çeşit madde daha eklenerek büyük kazanlarda yapılan sumelek, törene katılanlara dağıtılır. İnsanlar kadın-erkek, zengin-fakir, yaşlı-genç demeden aynı kazandan sumelek yerler. Aynı ateşten atlarlar. Dargınlar barışır. Eşitlik, dostluk, paylaşma Nevruz Bayramının temelini oluşturur. Nevruz da; ölmüş yakınlarının ruhu için Kur'an okunur. Kabirlerin üstünü ve çevresini temizlerler. Oturdukları evleri onarırlar ve temizlerler. Mahalle komiteleri kültürel faaliyetler, oyun ve eğlenceler düzenlerler. Şairler, şiir şölenleri düzenler, yaşlılar sohbetler yaparlar. Halk, bu Nevruz eğlencelerine "Seyil Eğlenceleri" adını verir ve Seyil Yerleri dönme dolaplar, çalgıcılar, beççeler, seyyar satıcılarla dolar. Nevruzun birinci günü, halk çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretler sırasında ikram edilen yemek, "aş" adı verilen pilavdır. Ayrıca çay ve çeşitli meyveler de sunulur. İkramların yanı sıra, Köpkari, güreş, at yarışları ve horoz dövüşleri gibi spor gösterileri düzenlenir, Nevruz kutlamalarından esinlenmiş tiyatro eserleri sahnelenir. Bayramda sonrası ise bahçe bostan hazırlığı, ekin ekmeye başlarlar ve çok eskiden bazı örf- adetler vardı. Tarlaya, bağa ve bahçeye gitmeden evvel öküzlerin boynuzu ve boyunları yağlanıyordu. İlk tohumu yere mahallenin en yaşlı ve itibarlı kişisi ekiyordu.Önceleri Özbekistan’ın tarım ürünleri ve her bahar ayında olduğu gibi bayram pazarları kurulurdu ve gelenek halen devam etmektedir. Nevruz, Özbekistan'da genellikle bir hafta sürer. Nevruz bayramında insanlar arasındaki düşmanlıklar ortadan kalkar, dostluk tohumları filizlenir ve kuvvetlenir. Halk kırlara, tepelere, dağ eteklerine gezmeye çıkar. Özbekistan'da anneler kızlarını ve gelinlerini yanlarına alıp türlü meyve ve sebzeli yemekler hazırlayıp sofralar bezerler. Kazan dolusu yemekler pişirirler. Bu âdete "kazan doldu" denir ve "rızkımız dolu olsun" dileğine bağlanır.Nevruz, milli birliğin ve beraberliğin vesilesidir. Nevruz Özbekistan’da dostluk içinde tüm halkın birleşmesi kardeşlik bayramına dönüşmüştür. Özbek, Tacik, Kazak, Kırgız, Türkmen ve Azeri halkları Nevruz nedeniyle birbirilerini tanır, bu ortak kültürü yaşatırlar. Bu günlerde doğanlara, Özbek ve Tacikler, bu adları kendi çocuklarına verirler. "Nevruz" ismi erkek çocuklara, "Nevbahar" ve "Baharay" isimleri ise kız çocuklara verilir.Tiyatrolaştırılmış renge renk gösteriler Nevruz Bayramı’nın geçmiş ve adetlerini yaşatır.Günümüzde Özbekistan’da Nevruz kutlamaları, eski kutlamalarının yasaklandığı yılların öcünü alırcasına eşi görülmemiş görkemli bir şekilde kutlanmaktadır. Bir başkadır Özbekistan’da Nevruz. Bir zamanlar geri planlarda itilmiş ve unutulmaya yüz tutmuş olan dünyada tabiatın, insanlarda ümitlerin yeşerdiği ve Özbek halkının da kendi kültür kimliğini, kişiliğini, benliğini, hüviyetini yeniden bulduğu.
“NEVRUZ BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN”
Son Not: Yukarda, (bölüm başında) kısaca temas ettiğim ‘Türkiye’de Nevruz’ safahatı ile ilgili olarak; Özellikle, bilhassa insani ve vicdani yükümlülük olarak ‘az bilinen’ birkaç hususu mutlaka belirtmem ve Anadolu Türklüğüne hatırlatmam gerekiyor. Şöyle ki: İkinci Cihan Harbinden sonra yeryüzünün ilk kez tanık olduğu “dünyanın en zalim, vahşi, acımasız, merhametsiz, soykırım ve kitle katliamcısı” varlıklar tarafından idare olunan SSCB’nde kalan kardeşlerimiz ve soydaşlarımız, bütün baskılara, insanlık, adalet-ahlâk dışı yasaklara, mezalim ve soykırıma rağmen ‘her ne pahasına olursa olsun” kendi yerel yurt ve coğrafyalarında “Nevruz Bayramını” kutlamaktan asla geri durmamışlardır. Öyle ki; Mustafa Kemâl Atatürk’ün, “Bu gün dostumuz ve müttefikimizdir. Amma, yarın ne olacağını kimse önceden bilemez ve kestiremez..” dediği SSCB, tıpkı içerdeki dahili bedhahların karşıdevrimi gibi, Rusya da bir “Atatürk ve Türk Karşıtı Devrim” yaparak Aralık 1938’den itibaren “Lise üstü tahsil görmüş” bütün Türkleri katletmiştir.Bak: İsmail Gaspıralı. Devrimden itibaren katlettiği, soykırım ve tehcire tabii tuttuğu Türklerin sayısı ise milyonlarla ifade edilmekte olup; Sadece Kafkas, Kırgız, Kazak, Türkmenistan ve Çeçenistan bölgesinde 14 Milyon kişiyi hunharca katlettiği tarihen bilinmektedir.
ÖZBEKİSTAN’DA DEVLET
VE TOPLUM DA KADININ YERİ (*)
Özbekistan tarihinde kadının önemli bir yeri vardır. Günümüzde de; bu önemini kaybetmeden korumaktadır. Özbekistan edebiyatı, kültürü ve sanatında kadınlar da dikkat çekmektedir. Bunlardan Zebunisa (1639-1706), Uvaysiy ( 1779 -1845), Nadire (1792-1842), Anbar Otin (1870-1915) ve geçtiğimiz günlerde Taşkent’de heykeli dikilen ünlü Özbek şair ve yazar Zülfiya (1915-1996) ilk akla gelenlerdir.Hadiste denilir ki:” Bilmen gerekir ki, kadın ve erkek her Müslüman için ilim öğrenimi farzdır.” 1417 yılında Mirza Ulugbek tarafından Buhara’da kurulan medresenin girişinde şu sözler yazılıdır.” bilgiye yönelmek her Müslüman kadın ve erkeğin kutsal borcudur.” Özbekistan Cumhuriyeti Anayasasının 46.Md. de “Kadın ve erkekler eşit haklara sahip olacaktır “ denmektedir. Sadece bu birkaç örnek bile, Müslüman bir ülke olan Özbekistan’da kadına verilen değeri ve erkeklerle eşitliğini göstermektedir.
Özbekistan’da kadınların toplum-politik faaliyetlerine katılımı, o­nların eşit haklara sahip olma konusunda önemli bir unsurdur. 1991 yılı Özbekistan’ın bağımsızlığından sonra, çoğu diğer İslam ülkelerin de olmayan Özbek kadınlarının lehine önemli gelişmeler olmuştur.
8 Mart Kadınlar Günü Özbekistan’da da kutlanmaktadır. Ülkede en saygın kadınlar teşkilatı konumundaki “Özbekistan Kadınları Komitesi” faaliyetini sürdürmektedir. Komite’nin 3 Milyondan fazla kurumsal ve bireysel üyesi mevcuttur. 1995 tarihinden itibaren aile, annelik ve çocuk sosyal koruma konularıyla ilgilenen Başbakan Yardımcılığı görevi tesis edilmiştir. Özbekistan Kadınları Komitesi, kadınların durumunu iyileştirme, kadının rolünü yükseltme, toplum ve ailede kadınların statüsü, o­nların sosyal, ekonomik ve manevi menfaatlerini korumak amacıyla hukuk sisteminin geliştirilmesine yönelik devlet politikalarının uygulamaya konulması ile ilgili çalışmaları yürütmektedir.
Söz konusu komite, kadın kadro kaynakları hazırlanması ve istihdama kadınların teşvik edilmesi, kadınların mevcut durum analizi, toplumun sosyo-ekonomik yönden gelişmesinde kadınların katılım düzeyi, çalışma koşulu, ailede moral ortamı, ayrıca mülk şekline bakılmaksızın işletme, kurum ve teşkilatlarda kadınların sosyal korunma düzeyi ile ilgili konularda çalışma yürüterek, ihtiyaç duyan kadınlara hukuki, psikolojik, maddi ve manevi destek sağlamaktadır.
Son yıllarda Özbekistan’da kadın statüsünün yükseltilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi ile ilgili ulusal düzenlemeler oluşturuldu. Kadın hareketinin gelişmesi ve potansiyel kadın gücünü önemsemek için hukuki konularda sağlıklı planlar hazırlandı.
Özbekistan’da kadın hareketinin önemli gelişme aşaması, devlet bünyesinde olmayan kadın kurumlarının oluşturulması oldu. Devlet bünyesinde olan ve olmayan sektörler arasındaki ortaklık, kadın sorunları ile ilgili konuların amaca uygun olarak ele alınma ve çözülme oranını yükselti.
Günümüzde, devlet bünyesinde olmayan tüm kadın kurumları tarafından “Mehr” (“Merhamet”) birliği oluşturuldu ve uluslararası kadın hareketinde tek konuma sahip oldu. Kadınlar Komitesi ile Yüksek ve Orta Mahsus Eğitim Bakanlığı işbirliğinde düzenlenen toplantılarda, bilimsel alanlarda kadın bilim adamlarının teşvik edilmesi ve rolünün artırılması kadına yönelik benzeri konular ele alınmaktadır.
Başbakan Yardımcılarından Bayan Svetlana İnamov’un da hazır bulunduğu bu yıl yapılan bir toplantıda, doktora öncesi çalışma tezini savunanların %y33’ü, doktora unvanı alanların %16’sı ve bilimsel araştırma görevlilerinin % 37’sinin kadınlar olduğu açıklanmıştır.
Senato Dış Politika Komisyonu ile Kadınlar Komitesi işbirliğinde yeni düzenlenen “Kadın, Devlet ve Toplum”başlıklı yuvarlak masa toplantısında, siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamda kadınların rolünün artırılması, kadın haklarının korunması, kadın girişimcilerin desteklenmesi ve kadın haklarının ihlal edilmesinin önlenmesinde sivil toplum kuruluşlarının önemi ile ilgili konular değerlendirilmiştir.
Yasama Meclisi üyelerinin %18, Senato üyelerinin ise %15’inin kadınlardan oluştuğu, küçük boyutlu işletmeler arasında ise %23 olduğu belirtilmiştir.
Bugün Özbekistan Parlamentosunun Yasama katmanına 21 kadın milletvekili seçildi. Bu toplam milletvekili oranının %17,5’ini oluşturmaktadır.
Uluslararası ilişkilerin pekiştirilmesi ve ülke kadın hareketinin uluslararası bütünleşmeye büyük önem verilmektedir. Kadınlar Komitesi ve devlet bünyesinde olmayan kadın kurum vekilleri birçok uluslararası görüşme ve sempozyuma faal olarak iştirak etmektedir. Kadın hareketi BM Teşkilatı ve o­nun kurumları ve Özbekistan’da akredite edilmiş diğer uluslararası kurumlar ile faal ortak çalışmaları yürütmektedir.
Özbekistan’da kadınlara yönelik küçük düşürücü tüm davranış şekillerinin ortadan kaldırılması, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ile ilgili BM Teşkilatı, Pekin Platformu, kadın hakları ve menfaatleri kapmasında diğer uluslararası belgelerin uygulanması ile ilgili eylem planının hayata geçirilmesi konusunda çalışmalar yapılmaktadır.
CEDAW koşullarının yerine getirilmesi kapsamında Özbekistan raporunda ele alınan sonuçlara göre kadınları aşağılayıcı tüm davranış şekillerinin ortadan kaldırılması ile ilgili komitenin önerileri uygulaması hakkında ulusal eylem planı hazırlandı ve hayata geçirilme süreci devam etmektedir. Özbekistan 2004’te CEDAW koşullarının yerine getirilmesi ile ilgili ikinci raporunu komiteye sundu. Özbekistan Kadınlar Komitesi, insan hakları konusunda Ali Meclisi (parlamento) tarafından yetki verilen enstitü ile işbirliğinde kadın hakları ile ilgili uluslararası ve ulusal belgelerin uygulanmasını denetleyen bir izleme grubu oluşturdu. Kadınlar Komitesi tarafından, Özbekistan Cumhuriyeti nüfusunun sağlık ve hakların korunması hakkında yasa tasarısı hazırlandı. 2006 yılının başında Özbekistan’da yapılan yasal düzenlemelerin 80’den fazlası kadın hakları ve özgürlüğü ile doğrudan ilgilidir.
Özbekistan’da kadınların durumunun iyileştirilmesi ve rolünün yükseltilmesi konusunda ve Bakanlar Kurulu tarafından o­naylanan ulusal platformdaki eylem planı uygulamaya konulmuştur. Son zamanlarda Özbek kadınlarının uluslar arası toplantılarına katılımları artmıştır. Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen 3.Uluslararası Kadın İşadamları Toplantısı’na katılan Başbakan Yardımcısı Svetlana İnamova, Özbekistan'ın ekonomik potansiyeli, Cumhurbaşkanı Karimov’un önderliğinde yürütülen ekonomik ve sosyal reformlar, kadın işadamlarının teşvik edilmesi ve desteklenmesine yönelik çalışmalar hakkında bilgi vermiştir. Kuala Lumpur da İslam Konferansı Teşkilatı tarafından düzenlenen “Karar Alma Süreçlerinde Kadının Rolü””başlıklı uluslararası konferansta Özbekistan’ı Başbakan Yardımcısı Bayan S. İnamova başkanlığındaki bir heyet temsil etmiştir.
23 Aralık 2007 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimine Özbekistan ve Orta Asya ülkeleri tarihinde ilk kadın olarak; bir partinin genel başkanının Cumhurbaşkanlığı için aday gösterebilmesi, ülkede kadın haklarına verilen önemin göstergelerinden biridir.
1 Ocak 2008 tarihinden itibaren ülkede idam cezası tamamen kaldırılmasında; idam cezasının ömür boyu hapis cezasıyla değiştirildiği, ömür boyu hapis cezasının sadece kasten adam öldürme ve terör suçlarını işleyenler için uygulanacağı, ömür boyu hapis cezasının kadınlara, 18 yaşını doldurmayanlara uygulanmayacağı kadın olanlara tanınan bir ayrıcalıktır.
2008 Ocak ayı sonunda Taşkent’te düzenlenen bir törenle tanıtımı yapılan “Özbekistan’da Kadın ve Erkek””raporunda ülke genelinde 1000 erkeğe 1000 kadın denk geldiği, Taşkent'te 10 erkeğe 9 kadının denk geldiği; göç ile ilgili rakamlara göre, 2000–2005 döneminde yılda 85 bin kadın ve 66 bin erkeğin ülkeye geldiği, 125 bin kadın ve 110 bin erkeğin ülkeden çıktığı; eğitim oranının ülke genelinde % 90'ın üzerinde olduğu; erkeklerin %56,7’si, ülke ekonomisinde kadınların payının %43,3’ünün ekonomik sektörlerde çalıştığı belirtilmektedir.
Özbekistan'da erkek giyiminin dışında; Özbek olan kadınlarında kendilerine özgü giyimleri vardır. Kadınlar, hemen hemen her yerde ipek atlastan yapılmış entarilerini giyerler.
Ülke genelinde kadınlara yönelik çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. Bağımsızlık yılı kutlamalarında kadınların gösterileri büyüleyicidir.
Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te Kasım 2006 tarihinde ilk defa düzenlenen moda haftası kapsamında sergilenen Özbek kadınlarının geleneksel giysileri izleyicilerin ilgi odağı olmuştur. Özbekistan’da iki evliliğe resmen bir izin yoktur. İmam nikâhıyla ikinci bir hanımla evlenenler de bulunmaktadır. Özbekistan’da resmi nikâhtan sonra, dini nikâh kızın evinde bir din adamı çağırılarak kıyılır.
Bölüm Notu:
Beyaz Rusya ve kapsama alanında (Federasyonda) sıkça rastlanan ‘ahlâken düşük’ ve ülkemizde fahişe anlamında ‘nataşa’ denilen necis-habis, insanlık dışı süfli, soydan murdar ve “rahim sıfatına mütecaviz” pis varlıkları görmek bile mümkün değildir. Özbekistan da Türk Kadını; Atatürk’ün “Cumhuriyet Kadını” için hususan vasiyet ettiği “Çok Namuslu Olmak Gerek” umdesini bütünüyle uygulayan, yaşayan ve “Tarihi Anadolu Kadını” misal çok temiz, namuslu, dürüst ve mutahhar. Yani, “her türlü övgüye lâyık” olma vasfını haizdir.
(*) Süleyman MERDANOĞLU
Özbekistan Uluslararası Altın Miras Vakfı Ankara Bölümü Başkanı./ altinmiras-w@tr.net, www.altinmiras.com

Hiç yorum yok: