18 Ekim 2012 Perşembe

KÜRDİSTAN’IN RESMİ DİLİ

KÜRDİSTAN’IN RESMİ DİLİ
Mustafa Nevruz SINACI
            Tarih boyunca Türk Milleti’ni bölmek, parçalamak ve yozlaştırmak isteyenler sürekli “dil” faktörünü kullanmışlardır. Bu meyanda Hun (Macar), Bulgar ve Kırım (Tatar) Türkleri örnek gösterilebilir. Daha çok örnek vermek de mümkün. Ama gerçek şu ki; Millet olmanın ve millet olarak kalmanın başta gelen öğesi, olmazsa olmaz şartı dil’dir.
Kendine özgü, orijinal ve objektif, kadim dil’den yoksun topluluklar, marjinal yığın ve aykırı akımlar olup; “Millet” vasfını haiz değildirler. Dolayısıyla, hukuk boyutunda ayrı millet muamelesi göremezler. Uluslar arası kabul, kural ve evrensel hukuka göre: Bir ‘Resmi devlet’ lisanı vasfına haiz olmayan dil’ler; “lehçe veya ağız” kabul edilir. Bu ağız ve lehçeleri; “etnik dil” sahtekârlığı ile değil; Samimi ve insani “ana dil” algısı biçiminde konuşanlar hoşgörü ile karşılanır; Olağan hal ve doğalda, kültürel bir zenginlik olarak yaşatılmasına çalışılır.
Konumuz: Kürtçe, mütemmim unsur ve türevleri gibi; Her hangi bir ağız, lehçe, taklit, alıntı ve uyduruk söylemlerin; Bir sistem dâhilinde tevhit ve organize biçimde sentezlenerek; Sun-i bir dil ve millet yaratmaya matuf “insanlık suçu” kalkışmalarıdır. Bilhassa, insani, ilmi değerler yoksunu, vahşi ve cahil Batı tarafından bu suçun her işlenişi; Dünya’ya çok pahalıya mal olmuş; Gezegenin geleceği kâbusa dönmüş, yaşanan kargaşa, acı ve ıstırap, yeni nesilleri hayali sükûtlar ve derin hüsranlara sürüklemiştir. Dolayısıyla bu cürüm’e asla izin vermemek;  tekrarını men ve müteşebbislere “yataklıktan” şiddetle kaçınmak, bir insanlık görevidir..    
TC HÜKÜMETİ İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR
İşte bu cihetle; Birbirinden çok farklı ağız ve lehçeleri, devlet eliyle tevhit ve Türk parasıyla; Milli mutabakat ve toplumsal rıza hilâfına teşkil etme cüreti gösterilen bir TRT-6 (şeş) kanalı en açık tabiriyle: İnsanlık Suçu işlenen menfur bir faaliyettir. Bu insanlık dışı hain kalkışma; Kürt dili olduğu varsayılan ağız ve lehçeleri sentezlemekte; Uyduruk bir söylemi bilim, sanat ve edebiyata uyarlamakta; Böylece “millet yaratmanın zorunlu kıldığı” tek dil, tek ağız ve tek lehçe sistematiği inşa edilmeye çalışılmaktadır. Menfur projenin arka plânında Türk, insanlık ve İslâm düşmanı ABD-AB ve lânetli işbirlikçileri vardır. Dayattıkları insanlık dışı bir süreçtir. Hükümet buna alet olmakta, gaflet ve dalâletle süreci hızlandırmaktır.
Oysa dünyada binlerce dil ölmekte, silinmekte ve yok olmaktadır. Kürtçe de; Asla dil özelliğine sahip olmadığı için, bu ölen ve yok olan ağız ve lehçeler arasındadır. Ama Türkiye Cumhuriyeti hükümeti şu anda; Helâl’lık alınmayan halk parasıyla hem bir dil oluşturmak ve hem de; Türkiye Kürtlerinin rıza ve muvafakati hilâfına terör-tedhiş eşkıya örgütünün sahibi taşeron unsurların dayatması sonucu: Yakın bir gelecekte mutlaka “bölünme ve parçalanma” nedeni olacak “bölücü bir millet yaratma” çabasındadır!..
AKP hükümeti bunun, derhal farkına varmalı, idrakinde olmalı ve hainliğe uyanmalı.. Mezkür hukuk ve ahlâk dışı, aykırı TV yayınını acilen kesmeli; Devlet eliyle dil çılgınlığına acilen son vermelidir. Bırakın, “çok istiyorlarsa” devlet denetiminde ve “ana dil” bağlamında insani çerçevede kendileri bir televizyon kurup, yayın yapsınlar. Zira mesele, asla masum ve müsemma bir olaydan ibaret değil, menfur bir ihanet projesidir. Üstelik projeyi dayatan hain güruh (AB/ABD) devleti ve millet parasını kullandıracak kadar alçak ve küstahtır biline!... 
            KÜRDİSTAN’IN RESMİ DİLİ İNGİLİZCE
            Aslında inanılması güç.. Meğer bakın gerçekmiş.
            Kuzey Irak'ta resmi dil neden ve niçin İngilizce acaba?...
            İşte, tekmil bir kitap bazında izah ve açıklamalı cevap:  
            “Yeni anayasa çalışmaları ve Arınç'ın Diyarbakır Emniyet Müdürü'ne destek vererek yaptığı "açılım" güzellemeleriyle birlikte bugünlerde televizyon ekranlarında sıkça tartışılan, gazetelerde bazı köşe yazarları tarafından "özgürlük, hak, vs" gibi "beylik" lâflarla savunulan bir konudur Kürtçe eğitim. Konuşmak, hele bilmeden konuşmak bizim ülkemizde çok kolay.
           Ama sahiden de Kürtçe eğitim olabilir mi? Bu konuyu inceleyen bir kitaba, en azından ben bugüne kadar rastlamadım. Abdullah Öcalan'a bile Kürtçeyi mi Türkçeyi mi daha iyi bildiği sorulduğunda "Ne Kürtçesi, ben rüyamı bile Türkçe görüyorum" demişti. Peki, PKK?
            Onlar kendi içlerinde Kürtçe mi kullanıyordu? Elbette hayır. Bütün iç yazışmalarını Türkçe yapıyorlardı. Eğitimleri, propaganda kasetleri, Öcalan kitapları hep Türkçeydi.
Çünkü Kürtçe ile herkes anlaşamıyordu. Ben aslında bu konuda size bildiklerimi anlatmıyorum. Kürtçe eğitim sorunu konusunda yeni çıkan ve çok çarpıcı bilgilerle dolu bir kitaptan nakiller yapıyorum….” 
YENİ BİR DİL VE DEVLET YARATMAK
Mehmet Yiğittürk’ün açıklama, aydınlatma ve uyarıları şöyle devam ediyor: 
“Kitabın adı: Kürtçe Eğitim Sorunu. Yazarı: Mehmet Bedri Gültekin.
Kaynak Yayınları'ndan çıktı. Mutlaka okunması gereken bir kitap… Çünkü yarın olası bir referandumda bu konuyu halka soracaklar ve çoğumuz işin aslını bilmeden oy vereceğiz.
Kitapta PKK'nın Türkçe yazışmalarının örnekleri de yer alıyor.
Hiç düşündünüz mü, Kürtçe ile meselâ hukuk dersi verilebilir mi? Ya da geometri problemlerinin çözümü öğrenilebilir mi?
"Dillerin bilim ve uygarlık dili haline gelmeleri 50 yılda, 100 yılda olmuyor.
Bir devlet geleneği, o dilde yaşanmış uygarlık deneyimleri gerekiyor."
İNGİLİZCE KONUŞAN KÜRDİSTAN
Sözgelimi Irak'ın kuzeyindeki Kürt bölgesi bugün fiili bir Kürt devletidir.
Orada durum nasıl? Anlatayım. Olmuyor, yapamıyorlar. Anayasalarını bile Kürtçe yazamadılar. Önce Arapça yazıp, ardından Kürtçenin Sorani lehçesine çevrildi. Ama çok büyük hatalar yapıldığını fark ettiler. Eğitimde de olmuyor. Üniversitelerdeki öğretmenlerin yüzde 90'ı yabancı... Okullardaki en önemli dil İngilizce. Eğitim İngilizce ve Arapça yapılıyor. Amerika bu üniversitelere denklik hakkı tanıyor. Ve bölgedeki cemaat okulları?
            Onlar da İngilizce eğitim yapıyor. Soranice ile anlaşılamadığı takdirde, günlük hayat İngilizce ile devam ediyor. Yani orada İngilizce konuşulan bir Kürt devleti kuruluyor.
            Örnek: Güney Sudan.,
             "9 Temmuz 2011 günü Güney Sudan bağımsızlığını ilan etti ve hemen ardından da BM'ye 192. üye olarak kabul edildi. Devlet Başkanı Salva Kiir Mayandik, Eylül ayında Washington'a resmi bir ziyarette bulundu ve gazeteler bu yeni devletin başkanının Teksaslı kovboy şapkasıyla verdiği fotoğrafın altına koydukları demecini yayınladılar:
'Güney Sudan'ın resmi dili İngilizce olacak ve eğitim İngilizce yapılacak.'
            Ülkede 7 dil konuşuluyor ve 24 etnik grup var. Bağımsızlıktan önceki resmi dilleri Arapça… Tam 20 yıl Sudan merkezi hükümetine karşı yürütülen bağımsızlık savaşı Batılılar, en başta Amerikalılar tarafından desteklendi." Türkiye'ye ne kadar benziyor bu öykü.
Batının amacı Kürtçeyi özgürleştirmek filan değil, bölgede bir kukla devlet kurmak.
            TÜRKİYE'DE KÜRTÇENİN RAKAMLARLA İZAHI
            Gelelim Türkiye'deki Kürtçe eğitim baskısına…
Tunceli Üniversitesi'nde 2009- 2010 öğretim yılında Kurmançca ve Zazaca dillerini seçmeli ders olarak müfredata dahil edildiğinde ilk yıl öğrencilerin yüzde 37'si Kurmançca, yüzde 34'ü Zazaca, ikinci yıl yüzde 12 Kurmançca, yüzde 7 Zazaca ders aldı.
Üçüncü yıl ise bir tek öğrenci bile kayıt yaptırmadı. Olmadı yani… Çünkü bazı duygusal kararlar hayatın gerçeklerine uymaz. Bu da böyle!... Olmadı.
Kürtçe, ne bilimde, ne de günlük hayatta ihtiyaçlara cevap verebildi.
            Çarpıcı bir rakam verelim: "Türkiye'de bir kuşaktan diğer kuşağa geçerken anadili Kürtçeden başka bir dil olan yurttaşlarımızın yüzde 17'sinin anadili değişmektedir." Bu yüksek değişimin nedeni sadece ve sadece ihtiyaçlar ve hayatın gerçekleridir. Örneği Tunceli Üniversitesi'nde yaşanmıştır. Kürtçe yaşatılmalı, öğrenilmeli, öğretilmeli, şiir ve şarkıları yeni, gelecek nesillere aktarılmalıdır.  Bu, bir kültür zenginliğidir. Ama bir şekilde eğitim dili olması pek mümkün görünmemektedir. Size bu konuda son bir rakam daha aktarayım. Ana dili farklı olanların yüzde 72'si annesiyle anadilde konuşurken, bunların sadece yüzde 27'si kendi çocuklarıyla anadilde konuşuyor. Ve bu her geçen yıl daha da azalıyor.
Bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü burada aktardıklarımdan çok daha çarpıcı ayrıntılarla karşılaşacaksınız. Sizlere birkaç ayrıntısını paylaşmak için elime aldım ama bir solukta bitiriverdim.           
Bu kitabı tartışmalıyız. Mehmet Yiğittürk
            NETİCE OLARAK:
            1. TC’nin kesinlikle, Kürt, sair unsur ve azınlıklarla hiç bir sorunu yoktur. Nasıl ki, eşkıya örgütü asala’dan iblâğ edilmek suretiyle, dâhili bedhahlarca teşkil edilmiş ve harici bedhahlarca kullanılmakta ise; “Türkiye’de ‘Kürt Sorunu’ var” diyen bil-umum eşhas da dönme, devşirme, bedhah, etki ajanı veya kripto-dur. Gerçekte Alevi–Sünni, Sağ–Sol veya Ermeni, Rum ve Yahudi gibi bir sorun olmadığı; Geçmiş sorunsalların tek kişi=tek düşman kaynaktan yaratıldığı gibi bu da, lânetli AB-ABD patentli gladyo ve baronların işidir...
            2. Başta, kadim GOETHE Enstitüsü olmak üzere, dünyanın hatırı sayılır bilim adamı ve kurumlarının tezlerine göre “Kürt” adlı bir millet olup olmadığı ile “Kürtçe” lisan konusu tartışmalıdır. Dolayısıyla zorlama ve yapay “dil ve millet” oluşturma çabası vahşi kapitalist - emperyalist unsurlar ile bunların kölesi feodal aşiret ve toprak ağalarının marifeti olmakla;
            Çözüm: Bölgesel Tarım reformu ve GAP Projesine ilâve, derhal bir Toprak Reformu yapmaktır. Zira: Güney Doğu da 3-4 milyon dönüm sulanabilir toprak varlığı; Örtülü Arap-İsrail ortaklığının iştahını kabartmakta,; Sahte, sanal ve dayatma Kürt Meselesi, kadim Şark Meselesi’nin turnusol kâğıdı gibi kullanılıp, TC istismar ve suiistimal edilmektedir.
Amaç: 
Türkiye'nin toprak ve su kaynaklarını ele geçirmek; Ayrıca; Türk Devleti'nin rant'ını paylaşmaktır.
            3. “Bugün Kürtlerden vergi alınmakta ve fakat hakları verilmemekte iddiası” külliyen yalan ve iftira; “TRT 6 (şeş) sürekli yayın yapabiliyorsa bu, Kürtçenin gücünden kaynaklıdır” söylemi ise asılsız ve gülünçtür. Kürtlere haklarını verirsen onlar seninle omuz omuza savaşır, Vermezsen böyle karşında savaşır” türü aykırı, asılsız ve tehdit içerikli söylemler ise maalesef psikolojik savaş, politika ve menfi propagandalardan ibarettir...
            Gerçek: Türkiye’de, tüm vatandaşlar için, imkân ve fırsat eşitliği esastır. Her yurttaş, mal mülk edinme hakkına sahiptir. İsteyen istediği yerde çalışabilir, yerleşip iş kurabilir. Buna bir engel yoktur. Ayrıca, ordu ve bürokrasinin her alanında Kürtlere yer verilmiş olup; Kürtler aşiret dayanışması içinde Ordu, Kamu, Siyaset ve Ticarette, diğerlerine nazaran çok daha ileri imkânlara kavuşmuşlardır. Bu gün aktif siyaset unsurlarının % 70’den fazlası Kürt’tür!...
            Dil konusu abartılıdır. Nitekim: Almanya'da mukim Kürtlerin, anadilde eğitim talebine 16 eyalet olumlu cevap vermemiş, 6 eyalet reddetmiş ve Saksonya Eyaleti; "Kürtler, Türkçe ve Arapça biliyor, Türkçe eğitim veren okullara gitsinler" önerisinde bulunmuştur. Kaldı ki,
K. Irak’ta Devlet Üniversiteleri kısmen Kürtçe, ağırlıklı olarak da Arapça ve İngilizce eğitim vermekte; Sadece Dohuk’ta eğitim tümüyle İngilizcedir. Aralarında Türkiye kaynaklı IŞIK Üniversitesinin de bulunduğu özel Üniversitelerin tamamının eğitim dili İngilizce olup; Çok enteresandır, Kuzey Irak (Kürdistan) üniversitelerine Türkiye’den burslar verilmektedir...
            4. Dil konusunda TDK ve dil bilimcilerin önerisi alınmak gerekirdi. Buna müracaat edilmeden tasarrufta bulunulması tam bir cehalet ve felâkettir. Yanlıştan dönülmesi şarttır.
            5. Bugün, Kürt halklarının sosyal ve sosyo-psikolojik yapısı incelense, daha çağdaş medeniyet düzeyine bile ulaşmadıkları ortaya çıkar. Özellikle kadının durumu, okuma-yazma oranı, ibadet ve sosyal sorumluluk bilinçleri çok zayıf olup; Kürt mahallerinde eğitim-bilim, sanat-kültür, teknoloji geri; Kayıt dışı, kaçak ekonomi, yolsuzluk ve suiistimallerin çok ileri seviyede olduğu gözlenir. 
            Fakat her şeye rağmen Türkiye, eğer gerçekten “çağdaş medeniyet seviyesine” ulaşmak ve o’nu aşmak; Demokrasi, adalet ahlâkı ve hukuku yaşamak istiyor ise; Tabiatıyla bunu, başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere; Toprak, Bayrak, Dil, asgari müşterek ve Milli değerlerimize samimi sadakatle bağlı “Türkiye Cumhuriyeti” vatandaşları ile birlikte başaracaktır. Hainler, narko-terör unsurları, din tüccarları ve misyon tacirleri ile değil!... 

Hiç yorum yok: