17 Şubat 2012 Cuma

hatırlatmalar!.....

SUİZAN, YALAN, TÖHMET!..
Mustafa Nevruz SINACI
            Melânet adının önünde TC üniversitelerinden temin ‘prof. dr’ unvanlı hain bir dönme; Ülkemizde münteşir, Türk’ün verdiği parayla Türk düşmanlığına soyunmuş kancık bir ekran bulmuş kin kusuyor. Yalan, iftira ve iğrenç bir riyakârlıkla nefret tahrikçiliği yapıyor. Hele bir bakınız: Diyarbakır eski hapishane bahçesinde bulunan kafatasları için ne diyor?
“Bu kafatasları büyük bir olasılıkla Ermenilere ait!..”
Ardından akıl almaz yalanlar, iftiralar, kurgulanmış senaryolar..
            Kendisi de 24 ayar diyasfora sunucu dört köşe! Üstüne üstlük, iki de bir konu Fransız kalleşliği, küstahlığı ve tarihi kaypaklığına geliyor. Ama böyle değil; Adeta bir soyluluk, asil bir özveri ve kahramanlıkçasına!.. Ney? Fransız meclisi ve senatosunun son halt etmesi.. Ama programda “Ermeniler soykırım yapmış ve 1.658 bin Türk’ü katledilmiştir” denilemiyor!.
            İşin aslına ve perde arkasına baktığınızda, hep aynı mesele var.. AB+D vampiri ve şeriklerinin Şark Meselesi, TC’yi bölme ve Türk’ü imha plânı..
            Ancak, bir takım aciz hükümetlerin akıl tutulması ile malûl, bilgisizlik, basiretsizlik, yetersizlik, yeteneksizlik ve “Türkçe duruş” zafiyeti yüzünden;. 1.Dünya Savaşı sırasında, Doğu Anadolu cephesinde vaki haklı, doğru ve hayati bir “zorunlu göçün” haksız faturası ile menfur ve müfteri mirasını yüklenmek durumunda bırakılarak, neredeyse bütün dünyada "soykırım suçlusu bir millet" konumuna getirildik.  90 yıldır bitmek tükenmek bilmeyen bir yalan ve iftira kampanyası sonucu birçok çete devleti (İsveç, Uruguay, Kıbrıs Rum Kesimi, Arjantin, Rusya, Kanada, Lübnan, Yunanistan, Belçika, İtalya, Fransa, Slovakya, Litvanya, Hollanda, Polonya, Almanya, Venezuela ve Şili ile abd’de 42 eyalet) meclisinde Türkiye aleyhine "ermeni soykırımını" kabul eden kararlar alındı. Şimdi de, bütün bunların üstüne tüy dikercesine, Fransız meclis ve senatosu tarafından akıllara ziyan bir yasa çıkartılarak "Ermeni soykırımı olmamıştır" demek hapisle tazyiki gereken suç kapsamına alınmaya kalkışıldı.
Malum, Sarkozy onayladı, şimdi (sözde) anayasa mahkemesi kararı beklemekte!...
            Şurası mutlak bir ilim, düstur ve hakikattir ki; Bağımsız bir ülkenin onurlu davranış biçimi mütekabiliyet ve adalet ilkesi olup; hayırlara bire bir, şerre misliyle karşılık vermek esastır. Bu nedenle meclisten beklentimiz, Fransız parlamentosunun saldırısına en azından aynı şekilde karşılık vererek milli tepkimizi ortaya koymaktı.
Görünen o ki, olmadı!.. Olması da pek mümkün görünmüyor..
            Yeni ve sözde sivil Anayasa’yı, “hukukun üstünlüğü, eşitlik, insan hakları, adalet ve demokrasi için istediği” iddiasında olan; Lâkin uyguladığı haksız, hukuksuz, adaletsiz ve pek tavizkâr politikalarla, anarşist, terörist, bölücü ve kaçakçılara cesaret veren hükümetin, her şeye rağmen: (Zaman gazetesini haberine göre) e-pasaport çipleri ihalesini 'güvensiz' Fransız şirketine vermesi ve doğalgaz nakil hatlarında % 15 Fransız ortaklığının onayı tam rezilliktir. Ancak bu, tam açıklığa kavuşmadı. Doğruysa fail ve menfur mes’ulleri kahrolsun. 
            Dahası var: “Kaçakçı Ailesine ’123 bin’ ŞEHİT Ailesine ’63 bin”!...
            Bu da bir onursuzluk, hukuksuzluk, ahlâksızlık, aymazlık ve yolsuzluktur.
Bu haksızlık kamu vicdanını derinden yaralamış ve terörle mücadele; eşkıyaya yardım ve yataklık yapan, siyasi, maddi ve lojistik destek veren insanlık düşmanı vampirleri önleme, caydırma ve cezalandırma konusunda ümit bağlanan akp’yi şaibe, kaygı ve kuşku bataklığına itmiştir. Tam bir utanmazlık, karaktersizlik ve şerefsizlikle “terör örgütü devlete galip gelmiş ve TC terör örgütüne yenik düşmüştür” biçimi, tiksinç dezenformasyonların resmi lisanslı TV ekranlarından yapılmasına ses çıkartmayan akp….
Bu tarafgir, bir ihtimal duygusal yahu da iyi araştırılmadan verilmiş subjektif kararın acilen tashihi, muhatap şehit ailelerinden derhal özür dilenmesi, gönüllerinin alınması ve bilhassa: Yasa dışı kaçakçı aile, yakınlarına ödenen devlet parasının eşkıya eline geçmemesi için her türlü tedbirin alınması zorunludur. Aksi takdirde bu yönetim; anarşist-terör ve tedhişe yardım ve yataklık etmiş olmak gibi bir şaibe-zan ve töhmet altına girmiş olacaktır. Buna seyirci kalan “muhalefet nam” ne iş yaptığı ve vatandaş adına ne işe yaradığı meçhul halk dalkavukları da bu suizan, partizanlık ve şaibe altında ezileceklerdir.                                                                       
MÜTHİŞ BİR AYIP VE ŞAİBE!..
Mustafa Nevruz SINACI
Kaçakçı ailesine ’123 bin’ ŞEHİT Ailesine ’63 bin olayının ülkede yarattığı infial, şok derecesinde, çok yönlü, çok taraflı... Harp Malulü Gaziler, Şehit Aileleri, Dul ve Yetimleri ile bunların yakınları dâhil, aklı başında tüm vatandaşlar akp tarafından rencide edilmiş olmaktan dolayı üzgün, mustarip ve mutazarrır.  Zira burada, tam bir insan hakları, adalet-hukuk gaspı, ihlâli var. Hattâ ihlâlden de öte bir, adalet ilkesi ve hukuka meydan okuma durumu!...
24 asker için ödenmedi:
Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şubesi Başkanı Ali Yavuz feryâd ediyor: “Şehit ve gazi vatan evlâtlarının aileleri, yakınları veya kendilerine ödenmesi gereken tazminatlar ödenmezken, uygulamayla yasa hukuk ve ahlâk dışı kaçakçılık meşrulaştırılıyor. Hem de kanuna göre ‘taammüden suçlu’ ailelerini adeta ödüllendirilircesine tazminat ödeniyor;. Kaçakçının, terör örgütü yandaşının kanı, şehidin, gazinin kanından daha mı değerli? Bu nasıl bir vicdandır”?!.. Bu feryât, şu ana kadar bir cevap bulmadı, ne yazık!..
Hangi vicdana sığar?
Sivas Şehit Aileleri ve Gazileri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Hızal:: “Ölenlere kahraman edasıyla tazminat ödenecek olması bizi derinden üzdü”  “Başbakanımıza soruyorum; Bu vatanın bölünmez bütünlüğü için canlarını severek fedâ eden aziz şehitlerimizin ailelerine 50 bin lira tazminat vereceksin, yaralanan kahraman gazilerimize de 18 bin ile 45 bin lira arasında tazminat vereceksin.!.. Sonra da çıkıp bu ülkede kaçakçılığın suç olduğunu bilen ve vergi kaçıran, devletin her türlü güvencesinden faydalanan bu kişilere tazminat vereceksin. Bu hangi vicdana sığar?”
Sahi, meşru hükümet tarafından yönetilen demokratik hukuk devleti’nde kaçakçılık gibi; İnsanlık, hukuk ve ahlâk dışı bir organize faaliyet nasıl mümkün olabilir?.. Bir ülkede kaçakçılık, kayıt, yasa ve hukuk dışılık yapılabilmesi için; Ya hükümetlerin bunlarla iştirak halinde yahut takipsizlik ve denetimsizlikle malul olması gerekir. Acaba hangisi?   
“Başbakan kaçakçıları ödüllendiriyor” 
 İstanbul Şehit Aileleri Dayanışma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Şencan Bayramoğlu ise olayı; “suçun ödüllendirilmesi” olarak değerlendirdiklerini belirterek, “Şu anda nasıl ki terörle mücadele edenler Silivri’de ‘terörist’iddiasıyla tutuklu’ bulunuyorsa, teröristlerin de kahraman ilan edilmeleri gerekiyordu. Başbakan kaçakçıları ödüllendirmekle bunu ispatlamış oldu. Kaçakçılık bir suçtur ve cezalandırılması gerekir. Ayrıca biz onların kaçakçı olduklarını bilmiyoruz. Katırlarındaki yükün ne olduğunu biz görmedik” devamla: “Korkarım ki yakında çocuklarımız ’niye terörist öldürdü’ diye bizim maaşlarımızı da keserler. Başka atacakları adım kalmadı çünkü. Başbakan, kaçakçıların istihbaratını abd’den mi, İsrail’den mi aldığını açıklamıyor. ’Vur’ emri yetkisi kendisinde olduğuna göre bu şekilde kendi suçunu örtbas etmek istiyor. Devletin parasıyla onları ödüllendiriyor. Vatan toprakları üzerinde bölücü terörle mücadele amansız bir şekilde devam ederken, her türlü dış tehdit ve tehlike varlığını sürdürürken böylesine anlaşılması güç ve hiç bir geçerli temele dayanmayan kararların altına imza atanları yüce Türk kamuoyunun vicdanına havale ediyoruz.” 
Çok Önemli İki hatırlatma:
1. Pakistan Senatosu Dışişleri Komisyonu, Ermeniler tarafından 1992 yılında gerçekleştirilen ''Hocalı soykırımı''nı tanıma kararı aldı. Kabul edilen kararda Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal eden Ermeni ordusunun bölgeyi boşaltması gerektiği vurgulanarak, Ermenistan’a BM'in daha önce kabul ettiği kararlara uyması yönünde çağrıda bulunuldu. Pakistan Senatosu Dışişleri Komisyonu tarafından kabul edilen kararın bir benzeri daha önce Meksika Meclisi tarafından da kabul edilmişti. Ya Türkiye?. (02 Şubat 2012 – AA)
2. İstiklâl Savaşı Kahramanlarımızdan Rahmetli Emekli Orgeneral ve Genelkurmay Başkanlarımızdan Kâzım Orbay, kansere yakalanmıştı. Evini öğrencilere kiralayıp, asker postalı giyerek yaşamını sürdürüyordu. Millet Meclisi bu kahramanımıza "hizmeti vataniye tertibinden" ayda 500 lira; idamdan dönen Celâl Bayar’a da "hıyaneti vataniye tertibinden" 3 bin 500 lira aylık bağlamıştı. Gelenek bozulsun mu?! (Emekli Alb. Osman Türkoğuz)

Hiç yorum yok: