12 Ekim 2013 Cumartesi

BAYRAM MESAJI :: "Lânetli muhalefet, bayram ve paket"

LÂNETLİ MUHALEFET;
BAYRAM VE PAKET
Mustafa Nevruz SINACI
Milli Devlet ve Milli siyaset hayatımızı derinden sarsan, kamu vicdanını yaralayan ve Türk Milletinin geleceğe dair ümitlerini karartan muzlim paket 30 Eylül 2013 günü açıklandı. Milliyetçi, gerçek demokrat ve objektif anlamda sağcı kesimce beklendiği biçimde, 27 Mayıs suçlandı. Lâkin suçlayıcı taraf, hâlâ niçin 27 Mayıs’ın sorgulanıp yargılanmadığına dair uzun süredir beklenen merakı giderecek bir cevap da vermedi!..
Ana muhalefet: “Zaten malumun ilânı, üstelik bizden kopya” dedi.  
Yavru muhalefet sadece esti gürledi. Tehdit etti. Bağırıp çağırdı. Tabanına bolca mesaj verdi. Ancak, ne anası ve ne danası yargıya gitmedi. Anayasa Mahkemesi, İdare Mahkemesi veya Danıştay’a giden olmadı. Alenen işlenen suç’a rağmen Cumhuriyet Baş Savcılıklarına suç duyurusunda bulunan da olmadı.
Demek ki, bunların tamamı ittifak, iştirak ve suç ortakları!..
Al birini vur ötekine.
Üstelik iktidar partisine “terör örgütünün işbirlikçisi” diyorlar!.. 
Şu hale nazaran, millet yine kendi derdine yanacak. Anaların ıstırabı, mağdur, mazlum ve ocağına ateş düşenlerin lâneti inşallah 77 partinin tamamından oluşan muhalefeti bütünüyle vuracak. Helâk edecek. Yok edecek. Edecek te, inşallah Türk Milleti ve Türk Vatanı ile oyun oynamanın ne demek olduğunu, çok görecek, bu kere kendileri acıları tadacak ve bilecekler!..  
VE, AKABİNDE BİR BAYRAM!..
Oysa ve her şeye rağmen; Sevgili halkımız ve Aziz Milletimiz her yıl olduğu gibi bu yıl da; Kutsal sevincimizi Milli birlik, beraberlik, kardeşlik, huzur ve güven içinde yaşamayı arzu ve Kurban Bayramını sevinç ve saadet içinde kutlamayı ümit etmektedir.
Bu mutluluk, huzur, güvenlik ve esenlik ortamı milletin hakkı;
Ülkemizde eşitlik, hakkaniyet, istikrar, hürriyet ve adalet ortamını temin, tesis, ikame ve idame ise müesses hükümetin görevidir. Hükümetlerin en önemli ve ana görevi de: Hüküm ve hikmet sahibi olmak, milleti “bir bütün” halinde muhafaza, adaletle kalkındırma, istikrarla geliştirme ve medeni milletler arasında en ileri seviyelere çıkartmaktır.      
Ancak; Huzur, güven ve esenliğe muhtaç iç dünyamız ile milletçe idrak, ihya ve tüm dünyaya “birlik ve beraberliğin gücünü” ilâna hazırlandığımız bu günlerde,; “Müktesep hak, adalet, hukuk ve demokrasiyi katleden, Türk Milleti’ne kin ve nefretle yaklaşıp; Anarşi, terör, tedhiş, kin ve nefret örgütünün dayatmaları yönünde; Alenen bölücülüğü tahrik, teşvik ve hiç gerekmediği halde Türk yurttaşlarının hız ve ilham kaynağı Andımız-ı yasaklamaya kalkışan menfur bir paket nedeniyle huzurumuz bozulmuş, kamu vicdanı rencide edilmiştir.
Türk Milleti’nin, geçici bir süre için icrayı emanet ettiği mevcut siyasi kadronun buna teşebbüse hakkı ve haddi yoktur. Oslo ile başlayan süreçte haddini aşan ve milletin bahşettiği yetkileri kötüye kullanan iktidar partisi; Adeta bir despot, mütegallibe ve mütareke hükümeti gibi hareket etmeye kalkışmaktadır. Zira adına, kinayeten “Demokratikleşme Paketi” denilen bu tasarı/paket tam bir manifestodur.
Mezkür manifesto, sözde bir demokratikleşme adına; Ülkemizdeki gerçek demokrasi, binlerce yıllık hakkaniyet, adalet, eşitlik, huzur ve hukuk geleneğini yok etmeyi hedeflemiş olup; Yönetimin buna asla hakkı, haddi, hukuku yoktur. Anayasa kimseye bu derece/düzeyde bir yetki vermemiş; Türk Milletini bölmeye teşebbüs, terörle ortaklık, dil, din, alfabe ve milli – manevi, ilmi, tarihi ve kültürel değerleri ile oynamayı kesinlikle yasaklamış ve men etmiştir. Yeni bir anayasa ütopyası da buna dâhildir.  
Kaldı ki, ülkemiz insanları Cumhuriyetin ilânından bu güne tam bir birlik, beraberlik, eşitlik, huzur ve emniyet içinde yaşaya gelmiştir. Hükümetlerin asli görevi: Bu huzur, güven, istikrar ve insicam ortamını geliştirerek sürdürmektir. Buna mukabil, başta faşist Yunanistan, insanlık düşmanı vahşi Çin ve diğer çete ülkelerinde azınlık statüsünde yaşayan Türk/İslâm kardeşlerimiz sürekli çile, alçakça muamele ve daimi işkenceye maruz bulunmaktadırlar.
Asli, İslâmi ve Kurucu unsurlarımızdan biri, kader arkadaşımız ve kan kardeşimiz olan sadık ve samimi Kürt vatandaşlarımızı gaflet, dalâlet ve hıyanetle “azınlık” statüsüne çekmek isterken.; Lozan ve Cemiyet-i Akvam nezdinde “eşit ve adil haklara sahip” hür dünya içinde “en mutlu tali unsur” durumundaki Yahudi, Ermeni ve Yunan azınlıklarını, adeta “azdırmak” suretiyle “Milli Devlet, Adalet ve Hukuk” dengelerini bozmak korkunç bir bühtandır…
Tarihi bir yanılgı ve hatadır.      
Millet bu şeametten şikâyetçi, vicdanen rahatsız, madden ve manen huzursuzdur.
Paket kalkışması, bu cihetle tarihi bir yanılgı veya vatana ihanetle eş’tir…
Oysa milletimizin, asgari müştereklerinin korunması, başlıca bileşke unsurları ve tarihi çimentosu olan: “Tek Dil, Tek Bayrak ve Tek Vatan” umdesinin, yoğun tehdit, harici vesayet ve bilumum bedhah/düşman baskısına karşın mutlaka korunması şarttır, lâzımdır, elzemdir…
Asla unutmamak gerekir ki:      
Bu menfur paket; Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti ve Milli Devlet düşmanlığı ile dolup taşan görüntüsü ile aziz ülkemiz ve güzel insanımızın “bayrama kavuşma sevincini” bölücülüğe, kurban etmiş, gölgelemiş ve milliyetperver halkımızın huzurunu bozmuştur.
Böylece, ülkemizde giderek artarak, bunalım ve buhrana dönüşen demokrasi sorunu; Vesayet, icazet, dış himaye, güdümlü sulta, terör-tedhiş örgütü katkılı ve dikta odaklı politik ACI’larla, haksızlık-yolsuzluk-cehalet ve değersizlikle kirlenen siyasi kulvarda hak, hakikat, eşitlik, adalet ve hukuk gibi, temel insani değerlerin “keellem yekûn yok sayılması”, milletçe çok büyük bir felâketle burun buruna geldiğimizin vahim bir göstergesidir.   
Aziz ve kadim Türk Milleti; iyice tehlikeye düşen Milli Birlik, bütünlük, özgürlük ve güvenliğimizi korumak, siyasete vaziyet ederek; Namuslu, Dürüst ve Demokrat vatandaşlar vasıtasıyla: Devlet idaresinde, millet iradesini tekrar hâkim ve hükümran kılmak zorundadır.
Tek Çare:
Adalet Ahlâkı, Hukukun Üstünlüğü, Namuslu, Dürüst, Bilimsel ve Saydam bir Demokrasidir. Daha açık bir ifade ile: Millet iradesinin, devlet idaresinde hâkim kılınması.
Bunun için ve bu mübarek Kurban Bayram hürmetine:
Sevgili halkımızı eşitlik, adalet, hak ve hukuka; Milli Devlet, Milli Dil, Milli Anayasa, Lâiklik, Din-İman, Toprak ve Bayrağımıza; Hasılı, Vatana ve Millete Sahip çıkmaya; Bölücü, bozguncu ve işbirlikçi hainlere, tam bir “ittihat ve tevhit” (birlik ve beraberlik) şuuru içinde:
“Yeter!.. Söz Milletindir…”
Demeye davet ediyorum. Çünkü: Başta aziz vatanımız "TÜRKİYE CUMHURİYETİ" olmak üzere; Türk Milleti ve İslam ümmetinin kutsal bayraklarının dalgalandığı, Ezan okunan her iklimde; karşılıklı sevgi, saygı, barış, güvenlik, adalet, hukuk, huzur ve hoşgörünün temini herkesin hakkı ve sorumlu hükümetlerin mutlak görevidir. 
Milletimizin huzur, güvenlik, egemenlik, özgürlük ve mutluluğu için Cenab-ı Hak’tan yardım diliyor; Türk Vatanı ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını her türlü fitne, tefrika ve tedbirsizlikten korumasını; Vatan, Bayrak, Birlik, Dil ve Toprak düşmanlarını kahhar ismiyle kahredip cezalandırmasını temenni, dua ve niyaz ediyoruz…
Selam, içten saygı ve sevgilerimizle,
Bayramınız Hayırlı, Mübarek ve Kutlu Olsun…
            Daha nice Bayramlara; İnşâllah!..

Hiç yorum yok: