DİN TÜCCARLARININ
KURBAN COŞKUSU
KURBAN COŞKUSU
Mustafa
Nevruz SINACI
Yıllardır olduğu gibi, bu yıl da,
aziz mübarek Kurban Bayramı’na haftalar kala mutat ilânlar köşe, bucak, meydan
ve bilboardları doldurdu. Üstelik bu yıl radyo, televizyon, yazılı, sesli ve
görsel reklâmlarda cabası. Olmadı, cep telefonlarınıza mesajlar yağıyor. “Bu
bayram Kurbanınızı biz keselim. Vekâletinizi bize verin. Yurtiçi bedel bu
kadar, yurtdışı şu kadar!..”
1990’dan 2013’e Çeçenistan, Bosna
Hersek, Karabağ, Somali, Doğu Türkistan, İran, Irak, Nyanmar, Sudan, Fas,
Tunus, Libya, Mısır ve nihayet Suriye olmak üzere., Türk-İslâm coğrafyasında
bir milyondan fazla Müslüman’ın; Alçakça / kalleşçe katledilip, yüz binlerce masum,
müsemma kadının ırzına geçilerek rezil ve rencide edilen sözde İslâm âleminin
hayır, hizmet (!) ve himmet kurumları, “vekâleten kurban” için para devşirme
coşkusu yaşıyor…
Mısır da, şurda-burda kâfirin
icazetiyle darbe yapan, hükümet olmak için domuz ini, ahır ve şeytan
tapınaklarında yoldaş tutanları bir kenara atalım; Ama adına “İslâm Konferansı
Örgütü” denilen Dâr-ül Aceze’nin; Bütün bu insanlık dışı vahşet, dalâlet,
kalleş, alçak saldırı ve soykırımlar karşısındaki sessizlik, etkisizlik,
güçsüzlük, acizlik ve zavallılığa ne demeli?..
Bunlar mı İslâm Âleminin
önderleri, Rab adına emanetçi ve koruyucuları!..
Kahrolası korkaklar, yalancı,
haramcı, mason ve misyoner talancılar.
Aslında, geçmişte vaki bu
araştırma, soruşturma, takip ve baskınların sürmesi gerek.
Düşünün bir kere, hiç Müslüman
hırsızlık, yolsuzluk ve dolandırıcılık yapar mı?
Elbette yapmaz. Yapanları kimse
Müslüman sanmasın ve lütfen aldanmasın...
Müslüman akıllı, âlim, uyanık,
şuurlu-dikkatli olmak ve doğru yapmak zorundadır.
PEKİ NEDİR DOĞRUSU?..
Istılah (Yüce Rab'in, kullarının gerçeğe
ulaşmaları için peygamberler aracılığıyla akıl sahibi insanlara tebliğ ettiği; Onları
dünya ve âhiret mutluluğuna kavuşturan
sistem, Allah'ın koyduğu hükümler.,)’da, Kurban Bayramı’nda sadece Harem-i Şerif,
yani Kâbe-i Muazzama da” Hac farizasını yerine getirenler kurban kesebilirler.
Akika, adak ve kefaret gibi
haller dışında; Özellikle de, “Kurban Bayramına özgü bir ibadet” biçiminde
algılamak suretiyle kurban kesmemek gerekir. Zira Kurban kesmek ancak Hac’da
farzdır veya aynı manada vaciptir. Peygamberimiz yalnız hacda kurban kesmiştir.
Kur-an’ı Kerim, sadece hac
yaparken kurban kesmeyi emreder.
Buna göre:
“Kurban kesmek ancak, Hac
(Kâbe/Mekke-i Mükerreme/ Mescid-i Haram) da farz veya aynı manâda vaciptir. Bu
iki terim aslında aynı şeyi ifade eder. Bunun dışında, kurban kesmek müstehab
(Sevilmiş şey, yapılması sevaplı olan. Peygamber Efendimizin bazen yapıp bazen
terk eylediği, farz ve vacibin dışındaki sevaplı işler. Sevaplı iş, nafile,
mendup, fazilet, edeb, tatavvu) sünnetlerden olup; Hac’da kurban kesemeyenin 3
gün orada 7 gün döndükten sonra oruç tutması farzdır. (Fazıl Agiş, Emekli
Öğretim Görevlisi, Müçtehid ve Fakih)
PEKİ!.. BU ZAM MİKTARI SON BİR YILLIK ENFLÂSYON'UN ON KATI DEĞİL'Mİ?.. HANİ İSLÂM KARDEŞLİĞİ VE MÜSLÜMANLARIN DÜRÜSTLÜĞÜ BUNUN NERESİNDE ?... |
“Kurban kesmek, hac ibadetini
yerine getirenler için bir vecibedir. Türkiye’de sadece zenginlerin yerine
getirmesi gereken bir ibadet olarak algılanmaktadır.
Ancak, kurban etinin bir
kısmının fakirlere dağıtılması kaydı şartıyla bu uygulamanın hayırlı bir
“gelenek” olduğu söylenebilir. (Prof. Dr. Ömer Özsoy, Prof. Dr. İlhami Güler,
Sistematik Kur’an Fihristi; 364)
“Kurban, hac’ı yaşayanların
bayramıdır. İhramlanıp Arafat’ta gündüzleyen, Meş’ar’e doğru akan, Müzdelife’de
geceleyen hacılar, ertesi sabah şeytan taşlar, tıraş olur ve ihramdan çıkarlar.
Artık hac tamam olmuş sayılır. İhramda tek bir kıl bile koparamaz, bir yeşil
yaprağı koparması yasakken, bayram sabahı bir canı, bir hayvanı boğazlamak
üzerine vacip olmuştur.
İşte “Kurban Kesmek” budur.
Önce
HACI olunur, sonra ibadet kurban ile tamamlanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder