BU BİR HUKUK CİNAYETİ!..
Yüksek Seçim Kurulu’nun, 30 Mart
2014’te yapılacak yerel seçimler öncesinde aday olacak bakanların, diğer kamu
görevlileri gibi, yasal süre içinde “mevcut görevlerinden” istifa etmelerine gerek
olmadığına dair karar vermesi, başta adalet ve hukuk çevreleri olmak üzere;
Namuslu, dürüst, onurlu ve sorumlu demokrat siyasi muhataplar nezdinde büyük
tartışmalara neden oldu. Bahusus karara göre: “Yerel seçimlerde aday olabilmek
için kamu görevlileri, siyasi parti il, ilçe ve belde yöneticileri, Türk
Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensupları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları, sendikalar, kamu bankaları, üst birlikler ve bunların üst
kuruluşlarının, katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim
kurullarında görev alanların…” 01 Aralık 2013 Pazar günü saat 17'00'ye kadar
görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmaları gerekiyor. (YSK, 04 Ekim 2013)
Yüksek (!) Seçim Kurulu Başkanı
Sadi Güven önceki gün yaptıkları toplantı ardından, ‘Aday olacak bakanların
durumunu tartıştık. Tüm üyelerin katıldığı toplantımızda oy birliği ile
bakanlıktan istifa etmelerine gerek olmadığı yönünde ilke kararına varıldı’ dedi.
Şerefli hukuk çevrelerini istismar, rencide ve alenen taraf tutarak, görevi
suiistimal anlamı taşıyan bu karar, bütün yönleri ile haksız, hukuksuz,
demokrasi-adalet, eşitlik; dürüst, onurlu ve sorumlu siyasi rekabet ilkelerine
aykırı, sakat ve yok hükmünde bir garabettir. Garabetten de öte tam bir hukuki,
ahlâki ve insani cinayettir. Zira bu güne kadar, sadece ‘Yerel Seçim’lere
mahsus olmak üzere, Bakanlık, Mecliste Divan, Zorunlu Kurul ve Komisyon görevi
olmayanlara tanınan bu hak ve imkânın, bu defa açık, net ve sarahaten kamu
görevlisi;, Memur hükmünde olan bakanlara sağlanmak istenmesi çok büyük bir
ayıp, aykırılık, ayrıcalık ve hukuk yönünden utanç verici bir yüzkarasıdır.
AMMA VE LÂKİN!... |
Nitekim YSK,
sonuçta bu yönde bir kararı aldı. İlgili bunu “olması gereken bir karar” olarak
değerlendirdi. Ancak, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “YSK’nın bu kararı çok
yanlış. Milletvekili, görevini yaparken icrai güç kullanmıyor. Bakanlar kamu
erkini (devlet imkân, kaynak, potansiyel ve vasıtalarının sonuna kadar) kullanmaktadırlar. Demokrasiye
bakın... Bunu ben, Başbakan’ın muhtemelen bir Cumhurbaşkanlığa gidişte
istifa etmemesini sağlayacak bir adım olarak değerlendiriyorum. Yanlış bir
karar, siyasi amaç, geleceğe matuf bir sinsi plân ve hedefi bulunmaktadır”
demesi çok yerinde, doğru ve anlamlıdır. Kutlarım.
"Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" y a z ı y o r ESSAH MI Kİ |
Mezkür hukuk, ahlâk, adalet ve
insanlık dışı karara en büyük tepki, CHP Grup Başkan Vekili Engin
Altan’dan geldi. YSK kararının, CHP’ye göre, hem yadırgatıcı hem de oldukça
düşündürücü olduğunu savunan Altay, YSK kararlarına karşı itiraz mercii
olmadığını özenle hatırlatarak, şöyle devam etti: “Bu karar; Türkiye’de
yargının ne noktaya geldiğinin açık delili ve göstergesidir. Bakanlar ve Bakanlıklar
kamu hizmeti verirler. Bu nedenle bakan, memur ve müstahdemler ile aynı statüye
tabii olanların tamamı, aday olduklarında; Görevlerinden istifa etmeye mecburdurlar.
Eğer bir oda başkanı, kulüp başkanı, devlet memuru, öğretmen, bir
okul müdürü, vali, vali yardımcısı istifa ederek seçime giriyorsa; Bakanların
da şüphesiz ve mutlak istifa etmeleri gerekir. Belki AKP iç bünyesinde bunu
değerlendirip bakanları istifa ettirebilir, ama YSK’nın bu kararı bir hukuk
garabetidir.” (30 Kasım 2013 - Milliyet)
Siyaseti denetleyen, demokrasi, adalet ve
hukukun teminatı olan YSK, YCBS ve Anayasa Mahkemesi hak’ın tevzii ve hukukun
tarafsız/objektif uygulamasında asla ve kesinlikle tavizkâr ve muhataplardan
taraf olmamak zorunda ve durumundadırlar.
Biline!.. (Ankara, 30 Kasım 2013 - Cuma)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder