28 Mayıs 2012 Pazartesi

Ya hesaplaşma, yüzleşme; Ya da, yeni bir cunta!...

AKP’NİN “27 MAYIS’LA” SINAVI
YALAN HABER!...
Mustafa Nevruz SINACI
            12 Eylül İhtilâli ve 28 Şubat “post modern” darbesi Yargıda…
            12 Mart muhtırası henüz gündem konusu bile olamadı!..
27 Nisan e.Muhtırası hakkında kuşkulu bir kaçınma, görmezlikten gelme, ört-bas etme eğilimi, siyaseten öteleme, unutturma, hafızalardan silme çabası var. Bu hayra alâmet değil!.. Aynı meyanda; Kamuoyu ve kamu vicdanında 27 Mayıs dâhil bütün darbe, sulta ve cuntaların müsebbibi kanaati hâkim ‘Encümen-i Daniş’ adlı gizemli güç örgütünün inceleme, sorgulama ve yargılama, icabında ilgası konusu gündeme bile gelmiyor!      
            Özellikle ve bilhassa 28 Şubat “post modern” darbesi olmak üzere; 12 Eylül ihtilâli ve diğer kalkışmalarda basının rolü üzerinde durulmuyor! Genelde medya, baronlar ve patronlar ile gazetecilerin taktik ajitasyonları, provokasyon ve tahrikleri ele alınmıyor. Dahası sermaye kesimi, sanayici, iş adamı, sivil toplum adı altında faaliyet gösteren aktivist, etki ajanı ve sair belirleyici unsurların tetikleme, teşvik, tahrik, açık-gizli destek-köstek, tahkim gibi yasa, hukuk ve ahlâk dışı faaliyetleri mercek altına çekilmiyor, sorgulanmıyor, yargılanmıyor!..
            İnsan hakları, adalet ahlâkı ve hukuk bakımından mutlak bir zorunluluk olan; Darbe öncesi ve sonrası yolsuzluklar, haksızlık, kanunsuzluk, gasp-irtikap, yasa dışı edinim, eylem gibi ana sebepler ile “doğaldır” biçiminde algılanan bütün sonuçlar sorgu ve yargı konusu edilmiyor. Oysa bir darbenin yargılanması demek: Bütün sebep, amil ve unsurları ile “netice itibarıyla” yol açtığı bilumum tahribat, zarar-ziyan, maddi-manevi hasar ve kayıpların, temin, tahsil, tazmin ve telâfisini, hak sahiplerine iadesi ve “yıkımın” onarılmasını sağlamaktır.
Böyle olmuyor. Adalet tecelli etmiyor. Hak yerini bulmuyor. Adeta oyun oynanıyor!..      
            Ajan provokatörlerin ısrarla “Ergenekon” diye adlandırıp andıkları, Ümraniye davası ve muhakemelerin, radyo ve televizyonlardan naklen yayınlanmasına izin verilmedi. Oysa, 27 Mayıs utanç duruşmaları bile; Sonuna kadar halka ve basına açık olduğu gibi; Üstüne üstlük birde kanlı canlı, naklen Radyo yayını yapılıyor, dahası “hırsızlar kervanı” adı altında tekrarı veriliyordu!..
            Lâkin, mezkür duruşmalara, medyanın bile girmesi mümkün değil. Neden acaba?..
            27 MAYIS’A NE ZAMAN SIRA GELECEK?..
            Milletin en çok merak ettiği konu: Bütün darbelerin anası, tetikleyici unsuru ve vatana ihanetin dik-alâsı olan 27 Mayıs 1960 isyanı neden halâ Savcı ve Yargı gündemine gelmedi? Yoksa!.. Bütün bu olanlar; 11 Kasım 1938 “karşı devrimi” ile hedeflenen menfur sürecin bir sonucu mu? Zira 27 Mayıs yargılanmaz, Türkiye şiddet, kan, kin, fetretle, nefretle çökertildiği yerden kaldırılmazsa, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan’ın yargılanması; Hiç bir anlam ifade etmez. Cumhuriyet, Adalet, Demokrasi ve Hukuka en küçük bir artısı, katkısı olmaz!..
            AKP’NİN SINAVI!...
Hukuk'un Utancı "Rezillik ve Küstahlık"
Halk’a açıklandığı ve vaat edildiği üzere amaç: Darbelerle hesaplaşma ve yüzleşme ise:
1. İlkin hepsinden öne geçecek biçimde 27 Mayıs davası derhal açılmalı; Bu davada 11 Kasım 1938’in hesabı da sorularak; Alınan sonuçlara göre müteakip darbe, cunta, sulta ve post modern muhtıraların muhakeme edilmesine, “hesaplaşma ve yüzleşmesine” başlanılmalıdır.
2. Darbelerin sadece askeri failler üzerinde bir yargılama usulü fevkalâde yanlış, etik ve hukuk dışıdır. Darbe öncesi, icrası ve akabinde rol alan bütün aktör, kişi, kurum, kesim; Yardım ve yataklık unsuru, yalaka ve dalkavukları dâhil “her faktörü” içine alacak biçimde genişletilmek zorundadır. Sebep, gerekçe ve sözde “zorunluluk nedenleri” üzerinde akil insanlar, tarihçiler ve bilim adamları da; Adaletin tecellisi doğru ve hukuki bir sonuca varılmasına katkı sağlamalıdır.
3. Bilindiği üzere 27 Mayıs ve 28 Şubat sonrası, miktarı milyarlarca dolara varan bir gasp, soygun, vurgun, irtikap ve talan yaşanmıştır; Bu çalınan, zayiine sebep olunan ve hortumlanan kamuya emanet millet malıdır. Bankazede, Bankerzede, Dövizzede, Depremzede, rüşvet, iltimas ve görevi kötüye kullanma gibi yollarla doğrudan suiistimaller yoluyla da millet soyulmuştur.
Hükümetin, Yargı ve Savcının görevi: Bunları hesap, tespit; faillerinden usul ve füruğ dâhil olmak üzere cebri tahsil ve hukuki muhatap “hak sahiplerinin zararını” tazmindir.  
Aksi takdirde “fuzuli işgal”, “menfur bir senaryo tezgâhı” veya “abesle iştigal” gibi ihtimaller düşünülür ki; O zaman da; “yeni bir darbe süreci mi yaşanmakta?” sorusu akla gelir!.. 
***
YORUM, ELEŞTİRİ, YANKI VE KATKILAR:
1., Türkeş ve arkadaşları  CİA tarafından ordu içinden seçilip alınarak  ABD'ye götürülüp eğitilmişlerdir. Onların 27 Mayıs darbesinde  baş rolü oynamaları  ABD talimatı iledir. Bundan sonra olup bitenler teferruattır. Mustafa Ç.Baydar
2.,  27 Mayıs'la cumhûriyete son verilirken (Kurucu Meclîs konuşmalarında, Cemal Gürsel, bizzât böyle söylüyor. TBMM arşivi), "atanarak ömür boyu senatörlük" ile "Hâkimiyetin millete" âid oluşunun fiîlen ve resmen kaldırıldığı ve öyle veyâ böyle milletin seçtiği bir başbakanın asıldığı bir yapı, vatansever, Atatürkçü değildir. Kutlu Altay KOCAOVA
3.,  Biz de ufak bir katki sunalim 27 Mayis 1960 Devrimi/Darbesi konusunda: TSK emir komuta zinciri altinda yap(a)madi bu darbeyi. Alparslan Turkes'in ABD Arsivleri'ndeki rolune bakmak gerek. TSK'daki darbeci subaylar arasindaki anlasmazliklara ve bunlarin seyrine yakindan bakmak lazim. 1961 Anayasasi tum olumsuz hukumlerine karsin yine de 1982 Anayasasi'na kiyasla Ulkeye cok sayida demokratik kurum ve hukuk kazanimlari getirmisti. Cift meclis ve erkler ayriligi ilkeleri demokratik Cumhuriyet' ileri tasidi. Kadrolar gonulden Ulusalci ve Ataturkcu idiler. Sag iktidarlar arada gecen surede tum demokratik kazanimlarin kokune kibrit suyu ektiler.
DP Iktidari Ulkeyi kaosa dogru surukledi, ekonomi iflas etti, sanayi montaj duzeyinden cikamadi, karaborsa ve fuhus patladi, 1960 yilina dogru ilerlerken radyoda Vatan Cephesi'ne katilanlarin isimleri semtlere ilan ediliyordu: Beyoglu'ndan Hale, Sisli'den Jale, Uskudar'dan butun mahalle...Ulkenin karsit gruplara bolunmesi sonucu ic savas cikmasi tehdidi vardi... Iktidar ile Muhalefet hic bir konuda uzlasamiyordu. Ismet Pasa 'sizi ben bile kurtaramam!' dedi. Bugun tarihin tekerrur eden hangi benzerlikleri var? 
M.Cemal Beskardes
4., Memleketi ABD'nin esiri haline getiren, şeriatı dirilten, borca batırıp iflas ettiren, mevcut sanayiini yokeden müptezel DP iktidarı hain değil de, 27 Mayıs ihanet öyle mi?
    Herkes kendi safından bakar dünyaya... M. B. HATTATOĞLU
5., YANLIŞ!... 
1. Memleketi ABD'nin esiri, kulu, kölesi, müstemlekesi haline getiren bizzat milli şef İ. İnönü ve CHP'sidir.
2. DP., şeraiti değil; Cumhuriyet, Adalet, İnsan Hakları ve Hukuk'u diriltmiş; 
    Bu nedenle, kin, kan ve nefretle (cebren ve hile ile) boğulmuştur.
3. Memleketi borca batırıp iflâs ve 70 sente muhtaç ettiren CHP'nin cuntası ve cuntanın çoban sülüsüdür... 
4. DP sanayii yok eden değil, var edendir. Bak DİE 1950 VE 1960....
5. Artısı. 27 Mayıs Atatürk'ün anayasası, Cumhuriyet, adalet, insan hakları ve hukuk' da katlettiği için;
katmerli bir ihanet hareketi, cunta ve şebekesidir. 
Dünya'ya "kendi safından değil"; Adalet, hukuk ve hakikat penceresinden bakmak gerek.
İşte, objektif bakında görünen budur. Dahası: Recep Usta bir 27 Mayıs ürünüdür!... 
BİLİNİZ!....MNS
6., H., Prof. Dr. Nurullah AYDIN
27 Mayıs 2012 ANKARA
27 MAYIS 1960 İHTİLALİ NEDİR NE DEĞİLDİR?
Türkiye; darbeler, darbe teşebbüsleri, eksen kaymaları, batı bloku, doğu bloku, Avrasya, İslam ümmeti, Ortadoğu, Yeni Osmanlı, sömürge, eyalet, kendine geliyor, sözü dinlenir ülke, AB’ın eyaleti gibi konuların tartışıldığı bir ülke.
Başka bir ülkede bunlar yaşanıyor mu? Hayır. Peki ama neden Türkiye?
Çünkü Türkiye; bulunduğu jeopolitik ve jeostratejik konumu, Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu’nun merkezinde enerji havzalarının geçiş güzergahında bir bölgedir.
Anadolu; yardımdadır, üç tarafı denizdir, bütün uygarlıkların beşiğidir. Ortadoğu kökenli dinlerin yerleşim yeridir. Hititler, Firikyalılar, Fenikeliler Troyalılar, İyonyalılar, Urartular Lidyalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ülkesidir. Dolayısıyla dünyanın merkezidir.
Bu nedenle; 1920’lerde Osmanlıyı yıkıp kontrolü ele geçirdikleri Türkiye’yi, kimliksizleştirmek, Türk kimliğinden arındırmak, İslam inancını tersyüz etmek, tarihi altüst edip, kafa karıştırmakla yeniden batının tehdit unsuru haline gelmesini önlemek istemişlerdir.
Askeri darbeler de; bir nevi batı ekseninden kontrolünden çıkmak isteyen asker ve sivil kadrolara karşı masumane düşünce görüntüsü altında yapılan operasyonlardır.
Batı sivil ve askeri stratejistleri, İslamcı akımların güçlenmesi hakinde solla işbirliği yaparak darbe yapmış, sol güçlenince bu kez İslamcı milliyetçi unsurlarla darbe yapmıştır.
Milliyetçisi, solcusu, İslamcısı; kendi lehine olan darbeyi savunmuş, karşı olan darbeyi ise eleştirmiştir. Eleştirmektedir.
Yine;  hangi siyasi açıdan yapılırsa yapılsın her askeri darbe, ister sol ister sağ darbe olsun ABD ve Avrupa ülkelerince desteklenmiştir.
1000 yıllık Türkleri Orta Asya'ya sürme (şark meselesi) hayalleri olan son yüzyılda 100 proje yapan Avrupa ise ABD ise; siyasi, ekonomik kültürel amaçları için aydınları ve bağımsızlığın omurgası olan TSK ile oynamaya devam ediyor.
27 darbesi de bunlardan biridir. Peki 27 Mayıs nedir ne değildir?
Bakın; ABD, AB Türkiye'nin yönetiminde etkinliklerini siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel alanda sinsince sürdürmüşlerdir.
Yıl 1939: ABD- Türkiye askeri anlaşma ve eğitim anlaşmaları yapılır. İkinci dünya savaşı sonrası çok partili yaşama geçilir. İlk çok partili seçim 1946 yılında yapılır. CHP kazanır.
21 Temmuz 1946 seçimlerinde DP yüzde 13 oy alır.
14 Mayıs 1950  seçimlerinde DP yüzde 52.67 oyla iktidar olur.
2 Mayıs 1954  seçimlerinde DP yüzde 57.61 oyla üçlenerek iktidarı sağlamlaştırır.
27 Ekim 1957 seçimlerinde DP yüzde 47.87 oyla iktidar sürdürür.
DP iktidar olunca; İnönü döneminde başlayan siyasal bağımlılığı, bir tehdit durumunda ve çağrı üzerine ABD'ye Türkiye'ye müdahale etme yetkisi verilmesine kadar götürür.
DP İktidarı, CHP ile başlayan Türkiye’yi ABD’ye eklemleme stratejisinin gereğini yapmaya başlar. Komuta kademesi ile birlikte 15 general ve 150 subay emekliye sevk edilir.
28 Mart 1949 tarihinde ABD ve Rusya’dan sonra Türkiye İsrail’i resmentanır. İsrail Askeri Ataşeliğini; Washington, Paris ve Londra’dan sonra Ankara’da açar. İstihbarat anlaşması yapılır.
1951 yılında 5816 sayılı Atatürk'ü Koruma Kanununu çıkarılır.
1952 yılında NATO'ya üye olur.
1958 yılında dış borçlar ödenemez duruma gelir ve % 320 oranında bir devalüasyon yapılır.
1959 yılında Londra ve Zürih anlaşmaları imzalanarak Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur  
1959 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu'na üye olmak için başvurur.
1960 yılında OECD'ye üye olur.
Fas, Tunus ve Cezayir'in bağımsızlığında Türkiye, Batı'nın yanında yer alır.
Süveyş Kanalını millileştiren Mısır lideri Nasır'a karşı İngiltere'yi destekler.
Yoğun bir biçimde dış borç alınır.
Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu ve Petrol Kanununu çıkarılır.
DP muhalefeti susturmak için Tedbirler Kanunu'nu çıkarır.
1950-1960 döneminin temel tartışma ve mücadele konusu, biçimsel özgürlüklerdi: Basın özgürlüğü, üniversite özerkliği, mahkemelerin bağımsızlığı gibi konular, örgütlü veya örgütsüz bütün muhalefetin ve bütün mihrakların sloganları haline gelmişti.
1945-1960 arası çok partili hayat; beklenen demokrasiyi değil halkın bölünmesini getirmişti. Camiler, kahveler ve mahalleler ayrılmıştı. Tam bir cepheleşme yaşanır.
DP lideri Menderes; ABD'ye teslimiyet politikasının ülkeyi iyi bir noktaya getirmediğini gördükten sonra Rusya ile ilişkileri geliştirmek üzere orayı ziyaret için gerekli randevuları alır, fakat ziyaretten 40 gün önce 27 Mayıs Darbesi gerçekleşir.
Günün Sözü: Tarih geçmişin aynası, bugünün habercisi yarının ise yol haritasıdır.
***
7., Yazdıklarınızın tümü bilgi kirliliği
Doğruları öğrenmek için bakınız 27 Mayıs -  Masallar & Gerçekler (Kapağı ekli) 
Ya  da bu akşam 21:30’da Kanal B’ye buyurunuz
Saygılarımla,
Mehmet Arif Demirer
8., Sayin Sinaci,
Buyuk bir inanc ile DP`yi savunmaniza bir sey demem, sonucta sizin tercihinizdir ama memlekete ABD`yi kulliyen getiren iktidar DP`dir. Bugunun yandas medyasi var ise o zamanin da vatan cephesi vardi. Ve daha bir suru sey. Elbetteki idamlar ve askeri darbe gereksizdi ama DP`de sizin iddia ettiginiz gibi sutten cikmis ak kasik degildi. Sonucta AP`yi kuran kadrolarda basta Ragip Gumuspala olmak uzere cogunlukla DP`den cikmistir.
Saygilarimla, Can Ikiz
9., Sayın Sınacı ömrünü neredeyse Demokrat Partiye vakfetmiş bir insandır.
Bunu kendi iyi niyeti ve hüsniyeti içinde yapmıştır.
Dönemin ve Demokrat Parti tarihinin yaşayan ayaklı kütüphanesidir...
Yazılmamış ve yazılmayacak bir çok tarihi hakikati de kalbine gömmüştür...
Bu siyasi yaşamı boyunca da hiç bir şahsi çıkar peşinde koşmayan bir idealist olmuştur.
Aynı zamanda ne kendini, ne de başkalarını kandırmayacak kadar da inançlı bir Müslüman’dır.
Ne var ki, bu siyasi ihtisas ve bilgi dağarcığı büyük ölçüde domestik bir birikimin ürünüdür.
Dolayısı ile dönemin ve olayların kendisi tarafından uluslararası gerçeklikte fotoğraflanabilmesi zordur.
Yazarın yazılarını bu psikoloji içinde algılamak gerekir.
Ülkeye düşmanlık yapamayacak kadar Türk olduğu kadar, yalan söyleyemeyecek kadar da mümindir.
Mustafa Nevruz Sınacı Arkadaşımdır ve dostumdur.
Ara sıra kahvesini içer sohbetini dinlerim.
Vatanseverdir…
Zaten taryışmanın esası ve özü Yazar Nurullah Aydın'ın  "DP lideri Menderes; ABD'ye teslimiyet politikasının ülkeyi iyi bir noktaya getirmediğini gördükten sonra Rusya ile ilişkileri geliştirmek üzere orayı ziyaret için gerekli randevuları alır, fakat ziyaretten 40 gün önce 27 Mayıs Darbesi gerçekleşir"  paragrafında çok açık olarak verilmiş ve Menderes'in kalemini kıran koordinat açıkça ifşa edilmiştir...
Bütün SIR, rahmetlinin döndürülememiş "Rusya Niyeti ve Kararlılığı" dır...
Amerikanlılaştırabilinmiş olan Türkiye'nin hedefi bu metaformozdan çıkmak yerine Amerikan zihnini Türkleştirebilmek olmalıdır.
Bunun için gerekli olan gerekli sinerjiye ve avadanlıklara da sahiptir..... !!!
Selam, Sevgi ve Saygılarımla...
ALİ ASLAN ASLAN DUMANOL
Eğitimci Düşünür YazarAMAN SÖZÜN AZ OLSUN,   AYDIN OLSUN,
IŞIK SAÇSIN,   BAKAN KÖRE GÖZ OLSUN !
UNITED-TURKS Birleşmiş Türkler
http://www.facebook.com/dumanolhttp://dumanol.blogspot.com
TÜRKLER  KAZANACAK,
BİZ KAZANACAĞIZ !
****
10., SAYIN CAN İLKİZ;.
SAYIN SINACI'YI ELEŞTİRMENIZE BİR SEY DİYEMEM..SIZIN TERCİHİNİZDİR.
1., SINACI DP'NİN KAPISINA KILIT VURULDUGUNDA YILLARCA O KURUMU HERSEYİNDEN FEDAKARLIK YAPARAK ACIK TUTMUSTUR.
2., DP HAKKINDA BİLMEDEN HİSLERİNİZLE AĞZINIZA GELENİ YAZMIŞSINIZ. ABD'Yİ TÜRKİYE'YE GETIREN ANTLASMAYI İSMET İNÖNÜ İMZALAMISTIR.
3., RAGIP GUMUSPALA DP'LI DEĞILDİR. DP KAPANDIKTAN SONRA GENEL KURMAYDAN EMEKLI OLAN HARBIYELIDIR.
YAZACAĞINIZA BİRAZ OKUSANIZ İYİ OLUR..
HÖRMETLER.
AHMET GÜLEÇ, EMEKLİ
***
11., Sayın Mustafa Sınacı,
Size ve yazdıklarınıza gerçekten hayret ediyorum.  Çok şükür henüz o yılları yaşayarak gören ve bu konularda araştırma yapanların bir kısmı hala yaşıyor
Hem ‘’ Dünya'ya "kendi safından değil"; Adalet, hukuk ve hakikat penceresinden bakmak gerek. ‘’ diyorsunuz hem de bunun tam tersini yapıyorsunuz. Gerçekten çok ayıp ediyorsunuz!
27 Mayıs’ı eksi ve artılarıyla ama bilimsel ve tarihsel dayanaklarıyla tartışmaya hiç kimsenin itirazı olamaz ancak bunu Tayyip Erdoğan’ın deyişi ile ‘’dindar ve kindar’’ bir saplantıyla ele almak en azından tarihe saygısızlıktır. 
Hele ‘’ Recep Usta bir 27 Mayıs ürünüdür!...  BİLİNİZ!....  ‘’  diye  ’’ bilgiçlik’’  taslayarak gerçekleri çarpıltmanın tam zirvesine varmışsınız.
Recep Usta’nın sık sık kimlere minnettar ve müteşekkir olduğunu ifade ettiğine bakarsanız onun kimin/kimlerin ürünü olduğunu görürsünüz.
Bunlar sırasıyla rahmetli Adnan Menderes, rahmetli Turgut Özal ve rahmetli Necmettin Erbakan’dır. Lütfen hiç olmazsa bu yaştan sonra uyanınız.
Biliniz ki tarihi gerçekler bir müddet balçıkla sıvanabilir ama tamamen yok edilemez. Diğer yandan tarih sizleri katiyen affetmeyecektir.
Esasında ben gerçekleri bu kadar saptıranlarla tartışmaya girmem, çünki bu yaşıma kadar gördüm ki, bunun hem bir faydası yoktur hem de sadece zaman kaybıdır. Ancak yine de aşağıda sıraladığınız maddelerin satır aralarına girerek son bir deneme yapayım…
Atakan Mert
atakan.mert43@gmail.com
atakan.mert@superonline.com
12., YANLIŞ!... 
1.    Memleketi ABD'nin esiri, kulu, kölesi, müstemlekesi haline getiren bizzat milli şef İ. İnönü ve CHP'sidir. İnönü’nün II Dünya Savaşı sırasında Rusya’nın doğu Anadolu ve boğazlara inmelerini önlemek maksadıyla ABD ile flört ettiği doğrudur.
Ancak devlet arşivlerini ve o zamanlardaki bugünki basını biraz araştıranlar bilirler ki, Türkiye’nin ABD ve batının müstemlekesi haline gelmesi rahmetli Adnan Menderes ile başlamış, Süleyman Demirel, Turgut Özal tarafından geliştirilmiş ve sonuçta Tayyip Erdoğan tarafından pekiştirilmiştir.
2.    DP., şeraiti değil; Cumhuriyet, Adalet, İnsan Hakları ve Hukuk'u diriltmiş;
DP şeraitin ilk tohumlarını atmış, perde arkasında cemaatleri ve tekkeleri desteklemiş ve Rahmetli Menderes TBMM’de ‘’isterseniz Hilafeti bile geri getirebiliriz..’’ bile demiştir. Diğer yönden DP’nin kurduğu Tahkikat Komisyonu bugünki ‘’Özel Yetkili Mahkemeler’den’’ farkı yoktur.
Yine kurdurduğu Vatan Cephesi  ile ülkeyi iki cepheye ayırmıştır. O günleri yaşayanların önünde Adalet, İnsan Hakları ve Hukuk’tan bahsetmeniz bugünlerde AKP’nin dilinden Düşürmediği iddialarla aynıdır. AKP bir de bunlara ‘’İleri Demokrasi’’ masalı eklemiştir. Bu nedenle, kin, kan ve nefretle (cebren ve hile ile) boğulmuştur. Kin ve nefreti tetikleyip besleyen  ve içinde boğulan, yukarıda özetlediğim nedenlerle, DP bilfiil kendisidir.
3.    Memleketi borca batırıp iflâs ve 70 sente muhtaç ettiren CHP'nin cuntası ve cuntanın çoban sülüsüdür...  Memleketi borca batırıp iflasa sürükleyen Menderes zamanında başlatılıp Demirel zamanında sürdürülen plansız programsız liberal ekonomidir.
Bir de buna liberal ekonominin doğal sonucu olan batı sermayesi ile göbekten bağımlılığı ekleyiniz. ‘’Plan mı Pilav mı istersiniz’’ sloganı ile seçimi kazanan Demirel  sonunda seçmenlerine pilav da veremez duruma düşmüştür. Tayyip Erdoğan da onu örnek alıp bulgur ve fasulye dağıtarak oy almaktadır. Yüksek faizli sıcak paranın gelmesi kesildiğinde o da dağıtacak bulgur ev fasulye bulamayacaktır.
4.    DP sanayii yok eden değil, var edendir. Bak DİE 1950 VE 1960....
İlginçtir, aynı çarpıltmayı Tayyip Erdoğan da sık sık yapar. Ancak kendi sultanlığı zamanında yaptığı eserler(!)in hepsini solladığını iddia eder.
İnsanda biraz insaf biraz izan olmaya görsün; harpten çıkmış ve harap olmuş bozkırlarda ne sermaye birikimi ne de eğitimli insan varken yapılan eserleri görmez o gözler…
5.    Artısı. 27 Mayıs Atatürk'ün anayasası, Cumhuriyet, adalet, insan hakları ve hukuk' da katlettiği için; Bu iddianızın tam tersi bir Anayasa getirmiştir 27 Mayıs. Hatta Demirel  ve bir kısım askeri kesim  ‘’  60 Anayasası bizim topluma bol geliyor…’’  diyerek daraltıp budayarak devamlı değişiklikler yapmış ve nihayet 80’de faşist bir anayasaya dönüştürmüştür. katmerli bir ihanet hareketi, cunta ve şebekesidir. 
Askerin müdahalesini hiçbir demokrat istemez, ancak Laik Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına, onların adlarını ağızlarından gösteriş olarak düşürmeyerek,  katmerli ihanet edenler utanmadan hala iftiralarına devam etmelerini de insanın içi kaldırmıyor doğrusu.   Allah akıl fikir ve de vicdan versin, başka ne denir?  En garibi de Tayyip Erdoğan ile aynı çizgide olmalarına rağmen ona da saldırmalarıdır.
Dünya'ya "kendi safından değil"; Adalet, hukuk ve hakikat penceresinden bakmak gerek.
İşte, objektif bakında görünen budur. Dahası: Recep Usta bir 27 Mayıs ürünüdür!... 
BİLİNİZ!.... MNS
13., DP iktidarı 150 yıl sonra milletin içinden çıkan,milleti temsil eden bir iktidardır.Milleti temsil ettiği içinde 150 yıl boyunca devam eden aynı zihniyet tarafından darbe ile devrilmiştir.Aynı senaryo ileriki yıllarda 12 Eylül'de,28 Şubat'ta ve 27 Nisan'da tekrarlanmıştır.Ama inşallah Allah'ın izniyle bundan sonra tekrarı olmayacaktır. Duran ERTAŞ
14., Mutlaka bir şans sonucu gruplarda müşahade ettiğim bu mühavere, münazara ve müşaverenin (yorumlama, eleştiri ve katkıların) inceliği, güzelliği, edep, nezaket ve nezahetine doğrusu hayran kaldık ve böylece taraf oldum. Ancak ve umarım ki; Sayın Mustafa Nevruz Sınacı'nın temenni, beyan ve ihsas ettikleri şekilde 27 Mayıs 1960 darbe davası ivedilikle açılır ve bilumum hususat vuzuha kavuşur. Ülke için de, muhatap parti içinde en iyisi, doğrusu ve hayırlısı budur. Muhakeme ederek, Adaletin tecelli-i'ni teminden başkaca bir yol veya şans yoktur. Bence, fevkalâde vukufu haiz bu makale (mezkür) hükümetçe dikkate alınmalı ve basiret olunan doğrultuda gereği için her türlü gayret sarf olunmalıdır. Selâm ve saygı ile, efendim... 
Prof. Dr. Salih Ziya Konyali  

Hiç yorum yok: