MAAŞ VE
ÜCRET ZAMLARINDA KALLEŞLİK
Mustafa
Nevruz SINACI
Aslında mizacımız, yukarıdaki (kalleşlik:
sözünde durmamak, döneklik etmek, alenen haksızlık ve gizlice, sinsice yapılan
kötülük) kelimeyi ‘mutlak gerçeği ifade etmedikçe, konu bakımından zorunlu olmadıkça’
kullanmaya izin vermez. Fakat apaçık bir haksızlık karşısında dilsiz şeytan
misali sessiz, sorumsuz ve tepkisiz kalmak; Çözüm üretmeden, alternatif
öneriler sunmadan durmak; Yazar-çizer, münevver, Kanaat Önderi, ulema ve aydın
kısmına yakışmaz. Zira “sorunlu toplum”un nedeni: Medeni cesaretten yoksun,
onursuz, sorumsuz, ilmiyle amel etmekten aciz, zavallı ya da cahil, korkak,
sünepe, dalkavuk, emir kulu ulema ve fukahadır.
Doğal
olarak böyle bir toplumda insan hakları, adalet ve hukuktan da söz edilemez.
HAK, ADALET AHLÂKI VE
HUKUKUN ÖLÇÜSÜ:
Hak
kavramının Allah anlamına geldiğini, haksızlığın Allahsızlık-kâfirlik;
Hüküm’ün, Hikmet bağlamında ilim-ahlâk ve fazileti zorunlu kıldığını;
Hükümet’in eşitlik, hak (Hakkıdır Hak’a tapan Milletimin İstiklâl), (evrensel)
hukuk ve adaleti uygulamaya memur: Her derece ve düzeyde adaleti fiilen
sağlamaya görevli/mecbur olduğunu bilmek, bu bilinçle hüküm irsal etmek
gerekir! Çünkü bütün evrensel değerlerin ortak noktası, odağı ve bileşkesi
adalettir.
Evrensel gerçek, İlâhi, ilmî ve
insani (fıtrat) hakikat şudur ki: Adil (adaletli, eşitlikçi, namuslu, dürüst,
şeffaf ve demokrat) olmayan hükümetler meşru değildir. Milletler arası bazı
temas, tedbir ve misillemeler hariç olmak üzere, devlette gizlilik olmaz. Gizlilik
melânettir.
BU
HAYATİ BİLGİ, İZAH VE GİRİZGÂHTAN SONRA!..
Her ne kadar birileri, mevcut
hükümetin siyasi kanadı “Adalet ve Kalkınma Partisi” adının; Necmettin Erbakan
avenesinin “Milli Görüş” savında görünür semere olarak tezahür eden “AK EVLER”
projesine dayandığını ve “ne kadar millet, o kadar devlet” zihniyetinden
kaynaklandığını ileri sürse bile., Ben yine de bu isimle müsemma olmak
maksadıyla “Adalet ve Kalkınma” adının samimiyetle, bilinçle, icra amacıyla konulduğuna
inanmak istiyorum.
Çünkü çoğu kez rastlantı sonucu,
tesadüfen ve bilinçsizce verilen çocuk isimleri, pek önem arz etmese de;
Kurumsal isimler her şekilde önemlidir. Anlamlı ve anlamıyla bütünleşik olmak
zorundadır. Buna ilim, irfan, adalet ve fazilet erbabı, Lügât’lar, Türkçe
Sözlük ve Türk Deyimler Sözlüğü’nde “ismiyle müsemma olmak veya ismiyle çelişmek”
denilir!
ŞİMDİ
BAKALIM, HAL VE HAKİKAT NEDİR?
Meclis’in seçim öncesindeki son gününde
yapılan değişiklikle hayata geçen SSK ve Bağ-Kur emeklilerine seyyanen zam,
temmuz ayında yürürlüğe girecek. Emekli maaşlarına önce yüzdeli enflasyon farkı
zammı yapılacak. Ardından da maaşı bin liranın altında kalanlara seyyanen zam
gündeme gelecek. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun seçimden önce açıkladığı ve
Meclis’in son gününde acilen yapılan yasa değişikliğiyle hayata geçirilen SSK
ve Bağ-Kur emeklilerine yapılacak maaş artış biçimi: “Önce, mevcut aylıklar” enflasyon farkı oranında arttırılacak. Bu
artıştan sonra “bin liranın altında kalan aylıklara” 100 lira daha seyyanen zam
yapılacak. 100 liralık eşit artıştan yararlanabilmek için, aylığın 950 liranın
altında olması şart.
Davutoğlu
Hükümetince çıkarılan yasa uyarınca, seyyanen artıştan SSK (4/a) ve Bağ-Kur
(4/b) statüsündeki emekliler yararlanacak. Memur emeklisine seyyanen artış yok.
Ancak, mevcut emekli aylıkları önce, her 6 ayda bir olduğu gibi enflasyon
oranında artırılacak. Sonra bin liranın altında kalan aylıklara 100 lira
seyyani artış yapılacak. Enflasyon farkı eklendikten sonra “bin liranın üstüne
çıkan aylıklar” da 1.100 lirayı geçmeyecek tutarda ayrıca artırılacak!
Öncelikle
ifade etmek gerekir ki; 2015 yılı Mayıs ayı itibarıyla Açlık Sınırı: 1.349 TL Yoksulluk
Sınırı:, 4.395 TL olan ülkemizde ‘bin liranın altında emekli maaşı’ büyük
utanç, enflâsyon (!) bahanesiyle maaşlara uygulanan “yüzdeli zam” ise; Bütün
anlam ve unsurlarıyla haksızlık, insanlık dışı yolsuzluk, millete karşı ayıp,
onursuzluk, sorumsuzluk ve küstahlıktır.
Hani
ismiyle müsemma/adının adamı olmak nerede? “Adalet ve Kalkınma” adının bu hükümete göre anlamı ne? Halkı
aldatmak, sömürmek ve süründürmek mi acaba! 18.5 milyon maaşlının tamamına “NEDEN VE NİÇİN” Seyyanen zam yapılmaz.
Millet gerçeği bilmeli: “Bu devleti yönetenler; ‘ateşe tapan, putperest
Nuşirevan kadar bile’ adil değiller mi yoksa!”
ELEŞTİRİ; YORUM VE KATKILAR:
1. Prof. Dr. Salih Ziya KONYALI: Kamuya her derece ve düzey memur ve müstahdem alımında zaten Kıdem, ehliyet ve liyakat gibi objektif kriterler/faktörler dikkate alınarak "farklı maaşlar" bağlanır. Atananın sahip olduğu kriterlere göre intibak ve intisabı yapılır. İntibakta zaten makul ve adil (?) bir fark vardır. Bundan sonra; Dönem itibarıyla kamu çalışanları ve tüm emeklilere bütçeden ayrılan tahsisatın çalışan ve emekli toplam sayısına (19.5 milyon) bölünüp, herkese eşit (seyyanen) maaş zammı verilmesi (ve maaşlar arasındaki norm ve standart birliğinin sabit oranlarla korunması) akıl, mantık, hukuk, ahlâk, kamu vicdanı ve adalet gereğidir. Zaten başka türlü, örneğin yüzdeli zam yapmak, başta Anayasa'nın eşitlik ilkesi olmak üzere, tüm insan hakları, insanlık değer ve ilkelerine aykırıdır. Sayın Yazar'a katılıyor, kutluyor, tebrik ediyorum. Dolayısıyla Hükümetin bu istem, uyarı ve bilimsel hatırlatmayı dikkate almasını; Sorumlu Sendikaların ise içinde bulundukları atalet, teslimiyet ve zaafiyeti terk ederek, bu istemin (eşitlik, hakkaniyet ve adaletin) uygulatılmasına öncülük etmelerini umuyor, istiyor ve bekliyorum.
ELEŞTİRİ; YORUM VE KATKILAR:
1. Prof. Dr. Salih Ziya KONYALI: Kamuya her derece ve düzey memur ve müstahdem alımında zaten Kıdem, ehliyet ve liyakat gibi objektif kriterler/faktörler dikkate alınarak "farklı maaşlar" bağlanır. Atananın sahip olduğu kriterlere göre intibak ve intisabı yapılır. İntibakta zaten makul ve adil (?) bir fark vardır. Bundan sonra; Dönem itibarıyla kamu çalışanları ve tüm emeklilere bütçeden ayrılan tahsisatın çalışan ve emekli toplam sayısına (19.5 milyon) bölünüp, herkese eşit (seyyanen) maaş zammı verilmesi (ve maaşlar arasındaki norm ve standart birliğinin sabit oranlarla korunması) akıl, mantık, hukuk, ahlâk, kamu vicdanı ve adalet gereğidir. Zaten başka türlü, örneğin yüzdeli zam yapmak, başta Anayasa'nın eşitlik ilkesi olmak üzere, tüm insan hakları, insanlık değer ve ilkelerine aykırıdır. Sayın Yazar'a katılıyor, kutluyor, tebrik ediyorum. Dolayısıyla Hükümetin bu istem, uyarı ve bilimsel hatırlatmayı dikkate almasını; Sorumlu Sendikaların ise içinde bulundukları atalet, teslimiyet ve zaafiyeti terk ederek, bu istemin (eşitlik, hakkaniyet ve adaletin) uygulatılmasına öncülük etmelerini umuyor, istiyor ve bekliyorum.
2. MUSTAFA
ALTINTAS (maltintas@gazi.edu.tr)
27.06.2015, Kime: Mustafa
Nevruz SINACI
Sayın
Sınacı, bu 19,5 milyon maaşlının durumdan fazla da şikayetçi olmadığının iki
göstergesi var. Bunlardan ilki 7 Haziran'da AKP'ye verilen destek. İkincisi
ise, bu haksızlıkların imzacısı sendikanın, en fazla üyeye sahip kamu
emekçileri sendikası olmasıdır. Esenlikler.
3. A. YÜCEL: Biz
görsek de göremezsek de Efendimizin; “Bütün insanoğlu hata yapar, hata
yapanların hayırlısı tövbe edendir” kavl-i şerifini biliriz ve hatırlarız. Bura
da maksat Müslümanların günahını pazara çıkartıp saymak değil, onları hakka
irşad edebilmek. Ama niyet genel prensipler üzerinden hayırlı hedefler için
gayret etmek değil de, şer ittifaklarının düdüğü misali öten militarist
yaklaşımlar acayip şeyler de söylettirir insana. Sayın Sınacı kırıp dökmezmiş,
hem de hiç kırıp dökmezmiş. Biz onu o kadar yakın tanımak zorunda değiliz. Zira
buradan da neleri kırıp döktüğünü görüyoruz. Biz Sayın Sınacının bundan önce de
yazılarını okuduk. Nsıl kavmiyetçi merkezlerin kulu derecesinde sapkın efkarı
tevzi eylediğini de biliyoruz. Eğer tövbe eylediyse, bilmek isteriz. Bu haiyle
elini öpebileceğimiz ağabeylerden değil, asilerdendir diyebiliriz. Allah ıslah
eylesin. Hayırlı ramazanlar dileriz.
4. N.KAVCAR: Ali
Bey, Başkaları
oldu mu, doğru tecrübe istiyorsunuz da, AKP'nin yanlışlarını niye
görmüyorsunuz? Kaldı ki Sayın
Sınacı hiç kırıp dökmez. Nk
5. ALİ YÜCEL:
26 Haziran 2015 19:14 Cuma tarihinde Ali YÜCEL <ali.yucel@ibb.gov.tr> şöyle yazdı: Sayın
Sınacı bu ülkede Milletvekilliği de yapmış ve koalisyon bilgisi de olması
lazım. Paylaştığı yazının son paragrafında Adalet ve Kalkınma ismine öykünerek
kendince bir şeyler zorluyor. Adalet arayışı isimde mi olur, yoksa özde mi
olur? Kendileri adalet ve insanlığa hizmet namına ne yapmışlar, hangi hakkı
teslim etmişler ki, şimdi kelimelerle ortam badanası yapmaya tevessül edebilmektedirler? Adalet ve
Kalkınma kavramlarını ithafen kullandıkları hedefleri, gerçekte onların da
inkarlarına rağmen farkında olamadıkları bir adalet zemininde yaşadıklarını
hissettirmiş olması lazım ki, “Adalet ve Kalkınma” kavramının tesirinde gaflet
yaşıyorlar. Etme!
Sayın Sınacı etme! Bu yaşınıza rağmen inadına değil de, yaşanmışlıklardan doğru
tecrübeleriniz varsa, onları insanlarla tarafsızca paylaşsanız da hakka belki
hizmet etmiş olsanız, kötü mü olur? Hakk kavramını da hakikati de altüst etmeyi
adet mi edindiniz ki be Müslüman? Etme! Lütfen etme! Yakışmıyor. Her an ölüm
gelebilir, biraz vicdanınızla muhasebeleşseniz, kötü mü olur? Yoksa yakışmaz mı
size? Milletin birliğine hizmet eden bilgelikte olabilseniz, daha değerli
olabilirsiniz. Ama şu halinizle hiç hoş görüntü vermiyorsunuz. Haberiniz olsun
isteriz. Düşünseniz, anlarsınız. Herkese selamlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder