11 Nisan 2008 Cuma

ÇAĞDAŞLIK VE LAİKLİK TEZGAHI

ÇAĞDAŞLIK
VE LAİKLİK TEZGAHI
Mustafa Nevruz SINACI
Her ne hikmetse bu “çağdaşlık ve lâiklik” konusu bir türlü tanımlanamıyor.
Yahut da, bazı hinoğlu hinlerin müzmin inat ve çıkarları yüzünden olsa gerek, yarattığı gerilim, kaos ve kargaşaya rağmen kasten tanımlanmak istenmiyor. Yıllardır sapla samanın birbirine karışmasına neden, sürüp giden kavram kargaşası ve dil istismarının suçlusu, işte bu kelimeler. Aslında, bizim çokça işlediğimiz ve sıkça değindiğimiz “adalete ve hukuk” kavramları da var.
Üstelik, ‘adalet ve hukuk’ mevcut ve yürürlükteki haliyle savunuluyor. Kadim hukuk dediğim zaman da kıyametler kopuyor. Literatürde benden başka bu sözcüğü kullanan yok.
Bu iş, öyle mantık-mantalite, edep, haya ve etik dışı bir hal aldı ki, tıpkı Milletvekili seçimi öncesi yapılan (milyonların katıldığı) Cumhuriyet mitinglerine benzedi. Hani o mitinglerde milyonlarca insan ne diye sokaklara dökülmüş ve haykırmıştı?..
“Ne ABD ve AB, Tam Bağımsız Türkiye”
Son yapılan İzmir mitinginde bu ulvi gaye süfliye dönüştü.
CHP-DSP barışması gibi son derece basit, anlamsız ve aykırı bir bekraundla sonuçlandı. Yani netice: Hayali sükut, hicran ve hüsran. Ardından CHP teşkilata garip bir tamim yayınladı: “AB aleyhine konuşmak yasak” Bunu DSP izledi. Sözde nasyonal-milliyetçi MHP’de seçim sürecinde AB aleyhine tek lâf etmedi. Birkaç parti hariç diğerleri hepten lâiklik, çağdaşlık, adalet, barış, demokrasi, insan hakları ve AB üyeliğinin erdemlerinden dem vurdular.
Tam burada bir hatırlatma yapmak isterim: ABD ve şerikleri Vietnam, Afganistan ve Irak’a; İsrail Filistin’e bu iğrenç furya, yalan ve teranelerle girmedi mi? Çok dikkatli olmak gerek. Bize göre, imanın göstergesi amel (fiili davranış biçimi-yaşam tarzı) dır. Bu keferelerin imanıyla ameli, eylemiyle söylemleri çelişkili.
Komedi bununla da bitmedi. Cumhuriyet mitinglerinde “ne ABD ve AB, tam bağımsız Türkiye” diye bas bas bağıranların bir kaçı (sözde) millet (parti sahibi) vekili bile seçildiler.Bu tam bir yalancılık, iki yüzlülük ve mürailik değil mi? Hem de bu işin tarafı, görüldüğü kadarıyla sadece muhalefet falan değil!
Bana bu iş, hep “danışıklı bir döğüş” gibi geliyor. Şu örneklere bakınız lütfen. Hakkında dava açıldı diye “çağdaş iktidar” anayasa ve hukuka müdahaleye yelteniyor. Lâikler ‘anayasal’ başörtüsü düzenlemesine şiddetle karşı çıkıyor; Lâkin lâikliğin her türüne milyon kere aykırı Vakıflar yasasına ses etmiyorlar. Hükümet, emeklinin maaş zammını aleni gasp ediyor. Yanlı, maksatlı ve sanal olarak (talimatla) saptanan enflâsyon rakamları bir yana, buna dahi uymayan; Vaadinde sadakat ve samimiyet göstermeyen icraya çıt yok. Tavandan maaş alanların gelir vergisi yüzde 5'e indiriliyor. Kendisinden 311 kat az alan asgari ücretlinin vergi oranı yüzde 15. İlk bakışta çok masum ve sıradan gibi görünen bir değişiklikle, özellikle milli takımlar teknik direktörleri ile ilgili öyle bir madde geliyor ki, oluşturduğu trajikomik tezat ve kıyak açısından tarihe geçecek cinsten. (Fatih Terim ve YÖK başkanının maaş meselesi) Terim'in maaşı Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Başesgioğlu'nun resmi açıklamalarına göre, 135 bin 595 ytl. Gelir vergisi oranı ise, yüzde 35 den, 5'e iniyor. Düzenleme ile, asgari ücretin 311 katı olan Terim'in maaşı bundan doğrudan etkileniyor. Böylelikle, 135 bin ytl maaşı da, vergi kıyağı ile iyice artarak 40 bin ytl civarında yükseliyor.
Diğer indirim, istisna ve muafiyetler de cabası. Ya vekil maaşlarına ne demeli?
Çalışan ve emekliler arasındaki insanlık dışı uçurum niçin daha da derinleşiyor. Nerede bu çağdaşlar, lâikler, adalet-hukuk ve demokrasi havarileri.
Namı diğer, milleti aptal yerine koyan halk dalkavukları! Bunların hepsi yalancı, talancı ve üç kâğıtçı. Sağcısı, solcusu hep bir. Aynı kaba şey ediyor ve aynı kazandan zıklanıyorlar. Yalan mı?
Bunlara bir sözümüz var: “Gelin, oyunu bırakın, paslaşmayın, namuslu-dürüst, ilkeli, onurlu, milliyetçi ve sorumlu olun” Unutmayın! Hizmet ettiğiniz AB, maksat hasıl olunca ilk sizi harcayacaktır.
Subject:
HÜRRİYET GÜNEYDOĞU'YU VERMİŞ BİLE.... Savcilara,icisleri bakanligina,etkili yetkili her yere gecilmesi gerekli resimlerdir. Aşağıdaki resimlerde Hürriyet gazetesinin 04.08.2008 Salı günü resmi eki spor ekinin resimleri bulunuyor. Bu resimlere baktığınızda bir sıkandal görüntü fark edeceksiniz. Yorum sizlere kalmış.
MESELA:
ÇAĞDAŞLAR VE LAİKLER HALA BU PAÇAVRAYI ALMAYA DEVAM EDECEKLER Mİ ACABA ?? BİR DE : HALKI TEMSİL VE CUMHURİYETİ KORUMAKLA GÖREVLİ SAVCILAR NE YAPACAK BAKALIM!
YA, "MİLLİ KAHRAMAN"
GALİP BARAN BU İŞE NE DİYOR ACABA ?
Kardeşler!
Bana sorarsanız (kimse sormaz ya) bu şartlar karşısında yapılması gereken tek şey;
"yurdu milleti özden çok sevme ilkesi"ne sığınmaktır. Gerisi hikayedir...
Bunu yapmadıkça, ezilmeye, horlanmaya, yok sayılmaya mahkümdur Türkler...
Sözü edilen ilkeye sığınmadıkça, ona buna kızmak, onu bunu protesro etmek, ya da Fenerbahçe'nin şampiyonluğu ile övünmek abesle iştigaldir...
"Yurdu ve milleti özden çok sevmek", bunu başarabilmek için yapılması gereken tek şey var: "sencil varlıklar" olmak için bizler gibi çalışmak...
Nedeni: "Bencil varlıklar" ; "özden çok"u şöyle dursun, "özleri kadar" bile sevemezler, "bu yurdu ve bu milleti"...Demek istediğim şu ki: "Bencill varlıklar" olmaktan kurtulmaktır Türkler!in öncelikli görevi .Bunu merak edenler, "nasıl olacak" diyenler, www.turkcelil.com sitesindeki yazılarımızı okumalıdırlar.
Yüce Türk Milletine saygılar.
Galip Baran/(0252) 382 34 77(0535) 844 84 76

Hiç yorum yok: