26 Nisan 2008 Cumartesi

TÜRKİYE'NİN "OLMASI GEREKEN" AB KRİTERLERİ

TÜRKİYE'NİN
"AB" KRİTERLERİ (*)
Mustafa Nevruz SINACI
Tıpkı Mustafa Kemal'in Milletler Cemiyeti üyeliği için yaptığı gibi yapmalı ve aynı onur, erdem, dirayet, fazilet ve kararlılıkla hareket etmeliyiz.
BUNA GÖRE :
Türkiye Cumhuriyeti, birliğe tam üye olabilmek için AB'den aşağıdaki şartları yerine getirmesini ev ödevi olarak verir ve yazılı olarak taahhüt ister:
1. Kıbrıs iki ayrı toplum, iki ayrı devlet, iki ayrı ülke olarak AB üyesi yapılacak; Annan Plânı çerçevesinde Güney Kıbrıs Yönetimi lehine sağlanan bütün haklar, vaad ve taahhütler kellem yekün yok sayılacak; T. Louzidiu dahil toprak, bilumum edinimler ile Londra-Zürich ve Garanti Antlaşmaları ve KKTC Anayasasına mugayir verilen bütün tavizler fesih ve iptal olunacak ve KKTC, Güney Kıbrıs Rum Yönetimini tanıyan bütün AB ülkelerince, eşit şartlar muvacehesinde tanınacaktır
2. AB Anayasası'nda, ''AB Marşı'' olarak kabul edilen, ''Bethoven'inin 9. Senfonisinin 4. Bölümü'', Hıristiyanlığın marşı olduğu için, AB'nin olması gereken laik yapısına aykırıdır. Ve de AB bu marş ile bir Avrupa Hıristiyan Cumhuriyeti olmuştur. Derhal değiştirilmelidir. Biz, AB'nin 'Uygarlık Ülkesi' olabilmesi, için marşının da, İnsanlığın ortak yüksek ülküsü' ne uygun olması gerektiği kanaatindeyiz. Ve AB Marşı olabilecek, üzerinde konuşulabilecek bir taslak hazırladık. Aksi takdirde her devlet kendi milli marşını muhafaza edecektir.
3. AB ülkelerinde cezaevlerinde uygulanan ''Betonlaştıran İlaç'' işkencesine derhal son verilecek ve sorumlular yargılanacaktır. Ayrıca, mahkumlara uygulanan tecrit uygulaması derhal kaldırılacak, Polis merkezlerinde görülen ve sistematik bir hal alan münferit işkence olaylarına derhal son verilecek ve ıslah ağırlıklı bir program uygulamasına geçilecek ve idam cezası "taammüden adam öldürme, vatana ihanet, ırza tasallut ve ölüme sebebiyet veren bütün hırsızlık, yolsuzluk ve kastı mucip kaza vukuunda" uygulamaya konulacaktır.
4. Yabancı kökenli AB vatandaşlarına karşı, ırkçı kundaklama, kışkırtma vs. gibi olaylar Hitler Almanya'sını aratmaz boyutlara ulaşmıştır. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere tüm Avrupa'da ari ırkçı terör eylemleri artmış, hiçbir yabancı kökenli vatandaşın can ve mal güvenliği kalmamıştır! (Oysa TC, bir taraftan, yabancı kökenli vatandaşlarına güven dolu bir yaşam sunarken, yabancı turistleri de özellikle konuk olarak ağırlamaktadır. Neredeyse kendi vatanlarında Türkler 'emanet' yaşar duruma düşmüştür!). Daha iki ay önce Hollanda'da cereyan eden olaylar, geçen yıl İspanya'da Fas kökenlilere karşı uygulanan ırkçı sindirme ve tecrit, Almanya'da Türkleri hedef alan zorunlu " GÖÇ YASASI" benzeri yaptırımlar ve olaylar günlük cereyan etmekte, Fransa'da Cezayir asıllı Müslüman vatandaşlar her yerde ırkçı tecrit, yıldırma, toplumsal baskı işkencelerine maruz kalmaktadırlar. Bu alanda derhal bir Avrupa Gözlem Komisyonu kurulmalı ve sonuçlar düzenli raporlar halinde Türkiye'ye bildirilmelidir. Tüm bu olayları yerinde değerlendirmek için denetlemelere gelecek Türk delegasyonlarının incelemelerini sağlıklı yapabilmeleri için her türlü kolaylık sağlanmalıdır.
5. AB ülkelerinde yaşayan Müslüman, Musevi, Budist, Taoist, her dinden ve yahut dinsiz (ateist-pagan) olan insanlara karşı uygulanan her türlü ayrımcılık, sınırlama ve kısıtlamalara derhal son verilecek; Din, ibadet, vicdani kanaat ve dini vecibelerini özgürce yapabilmeleri için her türlü ortam hazırlanıp tedbir alınacak; Camii, Havra, Sinagog ve sair ibadethane yapım ve faaliyeti bütünüyle serbest bırakılacak; Başta eski Yugoslavya coğrafyasında yeni kurulan devletler, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve Almanya olmak üzere "Müslüman (dinsel) Azınlık" kavramı ve tanımına derhal son verilecek ve bütün milletler, yaşadıkları ülke ve devletin "eşit haklara sahip" birinci sınıf vatandaşları sıfatıyla muamele göreceklerdir.
6. AB Anayasası'nın dine atıf yapan maddesi, "Avrupa'nın dini, Avrupa din kültürünün dinidir!'' biçimindeki "çağdışı Hıristiyan devlet" görüntüsü veren bu hüküm ve durum derhal değiştirilerek; Bunun yerine, gerçek anlamda çağdaş ve modern, laik bir anlayış, hoşgörü ve yaklaşımla " herkes din ve vicdan özgürlüğüne sahiptir'' biçiminde yeniden düzenlenecek; Dinler arası ilişkilere asla siyaset ve devlet karıştırılmayacak ve din AB'de siyaset alanı dışına çıkartılacaktır.Zira, esas olan kurumsal bazda devletin lâik olmasıdır. Fertlerin lâikliğinden asla ve kesinlikle söz edilemez. Herkesin kimlik kartına mutlaka "dini" yazılacak ve fakat bu kesinlikle bir ayrımcılık vasıtası olarak kullanılmayacaktır. AB Komisyonu bunu garanti eder.
7. AB ülkeleri, Türkiye'yi eşit haklara sahip müstakbel ortakları olarak görmek istiyorlar ise eğer; Uluslar arası terörizmin Türkiye uzantılarıyla birlikte müştereken planladıkları ve her türlü lojistik destek verdikleri terörist örgütlerle olan ilişkilerini derhal bitirecekler, iktisadi, siyasi, sosyal ve lojistik desteklerine son verecekler ve ülkelerinde mukim terörist ve terör örgütü yönetici, taraftar ve militanlarının sınır dışı edeceklerdir. Zira, uygar devlete yakışan biçimde şeffaf olmaları esastır. Aksi halde TC, kuruluşundan bu yana, ' dostlara dostça davranılır' ilkesiyle, uhdesinde saklı (mahfuz) tuttuğu, 17. maddede adı sayılan halkların, ''bağımsızlık savaşları'' için kendisinden istedikleri yardımlara başlayacağını en şeffaf biçimde uluslararası kamuoyuna duyurur!
Ayrıca, Türkiye'de yürütülen biyolojik, kimyasal, gensel faaliyetlerinizi çok yakından biliyor ve izliyoruz! Türkiye'den kaçak yollarla kaçırdığınız Anadolu'nun Endemi bitkileri kaçakçılığınızı, çok yakında Uluslar arası Adalet Divanı'na getireceğiz!
Ayrıca, yine aynı alan-bağlamda; 'Antropolog, Arkeolog, Barış Gönüllüsü, Gazeteci, Kimyager, Biyolog' vs. gibi sahte kimlikli ajan provokatörlerle, Türkiye tarımını mahveden kurtçuk larvalarını ürünlerimize bırakan yıkıcı, 'Biyo-terörist' faaliyetlerinizi de aynı divana taşıyacak ve hesap soracağız ! Yine, biyolojik ve kimyasal alanda, Türkiye'ye yolladığınız, ''E'' maddelerini, tohum, hormon ve diğer zararlı kimyasal maddeleri çok yakından biliyor ve izliyoruz! Bunları da aynı divana taşıyacak veya kendi mahkemelerimizde yargılayacağız.
Bu nedenle:
Başta "Biyo-Terörist" faaliyetler olmak üzere; Irkçı ve bölücü terör, psikolojik savaş, kültür emperyalizmi, siyasi-sosyal dezinformasyon, dinsel deformasyon ile masonik içerikli misyonerlik faaliyetlerine derhal ve bütünüyle son verilecek, ahlâki çözülüm ile Türk ulusunu yozlaştırma girişimleri durdurulacak ve bu güne kadar verilen tahribata mukabil TC'ne telâfi tazminatı ödenecektir. Aksi taktirde: AB himayesinde sevk, idare ve idame olunan ve yukarda özetlenen art niyetli ve düşmanca faaliyetleriniz, konvansiyonal savaşın öncü birlikleri olarak mütalâa edilecektir !

UYARIYORUZ!

8. AB üyesi olan Almanya, halihazır ülkemiz üzerinde büyük tehdit oluşturan "Dijital Kale'' den sonra 2. büyük tele kulağı olan ve "hukuk ve ahlâk dışı" olarak tüm dünyayı dinleyen casusluk işletmesini derhal kapatacaktır. Bu ve benzeri teşebbüs ve tasarruflar ''uygarlık merkeziyim'' diyen Avrupa, (Almanya ve diğer taraf ülkelerin) yüz karasıdır! AB bu tür teşebbüsleri kesin surette önlemeyi ve gerekli önlemleri almayı kabul ve taahhüt eder.

9. Fransa, Cezayir'de, Vietnam'da, Korsika'da ve Tunus'ta uyguladığı "soykırımları'' derhal kabul eder, adı geçen milletlerden özür diler ve yol açtığı bütün zarar ve ziyanı tazmin eder. İtalya, Libya'da yaptığı soykırımı kabul eder ve Libya halkından özür dileyerek, tazmin eder. Almanya, Namibya'da uyguladığı 'Herero Soykırımı'nı kabul eder, özür diler ve tazmin eder. Ayrıca Almanya'nın Musevi soykırımı için yaptıkları yetersiz kalmaktadır. Tüm okul kitaplarında ders olarak genç beyinlere anlatmalıdır. Ayrıca Almanya, Rus soykırımını derhal kabul etmeli ve özür dileyerek, gereğini tazmin etmelidir. İngiltere, Avustralya'da ve Yeni Zelanda'da uyguladığı yerli halk soykırımlarını kabul etmeli, özür dilemeli ve tazmin etmelidir. İspanya, Ortaçağ Yahudi katliamı, Amerika kıtası yerlileri Mayalar, Aztekler ve İnkalar'a yaptıkları soykırımları kabul etmeli, özür dilemeli ve tazmin etmelidir. Danimarka, Grönland yerlileri 'Eskimo'lara uyguladıkları soykırımı kabul etmeli, özür dilemeli ve tazmin etmelidir. Yunanistan, 'Ege-12 Adalar' ülkesinde, Makedonya'da, Girit'te, Rodos'ta, Batı Trakya'da, Güney Arnavutluk'ta uyguladığı soykırımları kabul etmeli, özür dilemeli ve tazmin etmelidir. Ayrıca, AB, "Ermeni soykırımı" iddialarından vazgeçer ve bunu inkâr edenlere karşı uygulanan 'insanlık dışı' cezai yaptırımlara derhal son verir. Yunanistan Anadolu'da yaptığı katliam ve soykırımı kabul eder ve tazminat taahhüdünde bulunur. Kıbrıs'ta yapılan katliam ve soykırıma maruz kalan muhataplara tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Batı Trakya' da uygulanan ayrımcılık derhal sona erdirilir, Müslüman azınlık yerine Türk azınlık tanımı kabul edilir ve Türkiye de mukim "Rum-Yunan" azınlıkların sahip olduğu bütün haklar Batı Trakya Türklerine de eksiksiz olarak tanınır. 10. AB, Bosna-Hersek katliamlarının hazırlayıcısı, kışkırtıcısı, tahrikçisi ve fiilen seyircisi kalarak soykırımın baş sorumlusu olduğunu derhal kabul eder, özür diler ve gereğini tazmin etmeyi kabul ve bundan böyle Bosna-Hersek üzerinde yürütmekte olduğu anarşi, terör, dinsel ayrımcılık ve etnik bölücülüğe derhal son vermeyi taahhüt eder. Ayrıca, AB Komisyonu başta Bulgaristan, Romanya, Güney Kıbrıs Yönetimi ve Yunanistan'da Türk ve Müslümanlara karşı uygulanan bütün ayrımcılık ve farklılıklara son vermeyi ve AB içinde bütün ortak ülke halklarına karşı birinci sınıf vatandaş muamelesi yapmayı ve aykırı yasaları derhal men ve ilga etmeyi kabul ve taahhüt eder.

11. Fransa, hâla işgalci olarak bulunduğu, Guyana'dan koşulsuz olarak derhal çekilmeyi ve Guyana'nın zararını tazmin etmeyi kabul eder. Yine, aynı bağlamda, İngiltere, işgalci olarak bulunduğu Falkland adasını koşulsuz ve derhal terk etmeyi, adayı gerçek-yasal sahibi Arjantin'e bırakmayı ve bu bağlamda 'emperyalist amaçlarla' başkaca bir ülkeyi gasp ve işgalde bulunmamayı; Haksız, hukuksuz ve dayanaksız olarak işgal edilen IRAK ittifakından derhal ayrılmayı ve askerleri çekmeyi, Irak halkının bu güne değin uğradığı "maddi-manevi" her türlü zarar, ziyan, kayıp ve hasar bedelini tazmin etmeyi kabul ve taahhüt eder. .

12. AB, 'Çağdaş Uygarlık Projesi'nin çok gerisinde kalmış ve insanlık alemine kötü örnek olmuştur. Bu gün için üretim araçlarından insanların tamamı istifade edememekte ve gelir tabana adaletli olarak yayılamamaktadır. Ayrıca, projenin sürdürülmesi halinde AB, bilgi teknolojilerinde çağı yakalamak için bir dizi yatırımlar yapmak zorundadır. Şöyle ki : -Sağlık alanında, GDO'ların denetimi yetersizdir. Hormon ve kimyasal ilaç ve gübre kullanımı insanların yiyeceklerinin genetik yapısını bozmuş, her 100 Avrupalıdan 66'sı alerjik hastadır. Yiyeceklere katılan (E) maddelerine katılması derhal durdurulmalıdır. Aksi takdirde AB'den hazır gıda ürünleri almayacağımızı beyan ederiz. -Yeni para birimi euro ile Avrupa halkı yoksullaşmış ve önemli miktarda gelir kaybına uğramıştır. Yeni paranın taraf ülkelerde sıkı bir denetimi sağlanmalı ve taraf ülkeler milli paralarından vazgeçmeye zorlanmamalıdır. Türkiye, asla euro para birimine geçmeyecektir bu husus derhal ve peşine kabul edilmelidir. -Tüm Avrupa çapında çalıştırılan çocuk işçi sayısı yüz binleri bulmaktadır. Yabancı iş gücü istismar edilmekte ve bu işçilere, insan haklarına aykırı çifte standart uygulanmakta ve farlı ücret tahakkuku yapılmaktadır. Derhal bu durum kovuşturulmalı ve bize (TC'ye) düzenli raporlar verilmelidir! -AB ülkelerinde kadın işçiler, "eşit iş karşılığı eşit ücret alamamaktadırlar!" Bu ayrıma derhal son verilecek, kadın ve erkekler arasında eşitlik fiilen ve hukuken sağlanacak, kadın istismarına her alanda bütünüyle son verilecek, kadınlar "cinsel obje" olmaktan ve istismar edilen varlıklar olmaktan çıkartılarak insanca yaşama, namuslu ve dürüst bir hayat sürme hak, imkân ve ortamına kavuşturulacak ve sonuçları bize rapor olarak sunulacaktır. -Tüm Avrupa'da sendikalı olmak işten atılma nedenidir.Bundan böyle tüm çalışanlara, yeniden toplu sözleşme, grev ve pazarlık hakkı sağlanacak ve sendikasız eleman çalıştırmak suç sayılacak; Sendika kurma ve sendikalı olma konusunda yerli ve yabancı işçiler hakkında hiçbir farklı hüküm, haksız uygulama ve ayrıcalık kalmayacaktır. -Bütün AB ülkelerinde işsizliğe karşı önlem için, emek yoğun ve "Tam İstihdamlı Kalkınma Modeli'' uygulanacak; Başta Türkiye olmak üzere "Serbest Dolaşım ve Yerleşim" hakkı üye ve aday ülke halklarının tamamını kapsayacak biçimde genişletilecektir. AD, 1963 Ankara Antlaşması ile bu hakkı 1970'li yıllardan bu yana iktisap ettiğini kabul ve müktesep hakkın engellenmesinden dolayı uğranan zararın peşinen ve derhal tazminini kabul eder. -AB, eğitim sistemini, "İnsani Boyut ve Bilgi Toplumu" usul ve esaslarına dayalı olarak" temelden ve tümden değiştirmeyi; IQ ları temel alan ve insanlara aşı yapar gibi kafalara bilgi doldurmaya, prototip varlık yetiştirmeye son vermeyi; EQ temelinde, herkesin "insan olarak" bilgi, yetenek ve geleceğe yönelik ideallerini ortaya çıkaracak ve o yeteneğe uygun bir eğitim sistemi uygulamayı; Anne ve babası ateist olsa dahi, ayırımsız olarak bütün çocuklara 18 yaşını ikmal edinceye kadar (kendi resmi din görevlileri tarafından) " Din ve Ahlâk Dersi" verdirmeyi kabul ve taahhüt eder. .

13. AB, 'Avrupa Adalet Divanı'nı "AB Anayasa Mahkemesi'' adıyla yeniden kurup, siyasetten arınmış "Objektif Hukuk Kurumu" olarak düzenlenmeyi ve bu mahkemeyi ortak ülkelerin Barolarınca seçilecek ve yüksek mahkemelerince atanacak üye ve kurullarından oluşturmayı; AİHM' ni aynı kural, norm, ilke ve standartlara göre yeniden teşkil etmeyi; Ortak ülke vatandaşları arasında, bu mahkemeye başvuru ve karar mekanizmaları konusunda hiçbir ayrım ve farklılığa meydan vermemeyi kabul ve taahhüt eder. Şu kadar ki: Tam üyeliği kabul ve tescil edilmemiş hiçbir ülke ve vatandaşı bu mahkemelere başvuramaz ve mezkür mahkemelerin karar ve yaptırımları "tam üye olmayan" ülkeleri ilzam etmez.
14. AB ülkeleri ucuz işgücü adına ve gelecekte acaba yaşlı nüfus yerine ikâme edebilir mi!'', kaygısıyla fiilen yaptıkları, "modern köle, insan ve beyaz kadın ticaretine" derhal son vermeyi; Yolsuzluk, gasp, irtikap, görevi kötüye kullanma ve her türlü suiistimalle en etkin biçimde mücadeleyi; Uyuşturucu ticareti ve kullanımını engellemeyi kabul ve taahhüt ederler. Yoksa, bu konuda elimizdeki dosya, Uluslar arası Adalet Divanı'na sunulacaktır !

15. ''e-avrupa'', ''dijital avrupa'' derhal yaşama geçirilmelidir.

16. Ortak ülke vatandaşları müzakere ile birlikte AB üyesi sayılır ve ''serbest yerleşim'' -dikkat ''serbest dolaşım'', değil!- hakkından yararlanır. Cari mevzuatta bu hakkı engelleyecek her hangi bir hüküm bulunamaz ve bütün AB ülkeleri birbirlerine karşı "vize" uygulamasına derhal son verirler. Asla tek taraflı vize uygulaması yapılamaz.

17. Avrupa Parlâmentosu, AB'nin en üst yasama organı kabul edilecek ve ortak ülkelerin nüfusuyla doğru orantılı olarak seçilecektir. Şu kadar ki, bu seçinin "doğrudan halk iradesi çerçevesinde" ve en demokratik biçimde yapılması esastır. AP'nin seçeceği AB Hükümeti tüm ortak ülkelerin hükümetlerinin üstünde bir icra organı olarak Avrupa'yı "tam eşitlik, adalet ve hakkaniyet" ilkelerine uygun olarak temsil edecektir. Bu parlâmentonun bütün karar, tasarruf ve icraatlarına karşı üye ülke Meclisleri ve gerektiğinde münferiden vatandaşların itiraz ve dava açma, tedbir talep etme hakları var olacaktır.

18. AB, Bernard Shaw'ın itiraf ettiği gibi ırkçı, eksik, yanlış yazılmış, Avrupa Tarihinin yeniden yazılması için Türkiye'nin hazırladığı metni birlikte değerlendirecek derhal bir ''Tarih Komisyonu'' kuracak ve üye ülke tarih kitaplarında (müfredatında) yoğunlukla yer alan Türk, Türkiye ve Osmanlı aleyhindeki bütün iddialar ile "Türklerin Ermeni soykırımı yaptığına dair yalanlar" her türlü yayın ve dokümandan kaldırılacaktır.

19. AB, başta Fransa, İngiltere ve Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde bulunan, Anadolu'dan yağmalanmış tüm tarihi eserlerin derhal, UNESCO'nun ' 'İnsanlığın Ortak Kültür Mirası'' kapsamında almış olduğu karar gereğince -''Tarihi eserler, alındıkları doğal ortamlarına veya o yerin en yakın müzesine geri verilirler''- Türkiye'ye teslim edilmesini yazılı olarak (Avrupalılar yazılı taahhütlerini bile yerine getirmezler! Sözlü taahhütlerini yerine getirdiklerini ise tarih kaydetmemiş!) taahhüt ederler.

20. AB, aile hayatını yeniden düzenleyerek, yaşlı, çocuk ve annelere daha yaşanabilir bir hayat standardı getirmeyi; Emekli maaşlarında norm ve standart birliği sağlamayı, yeniden vergi ve ilâç kesintisine son vermeyi kabul ve taahhüt eder. Bütün Emekli sandıkları, sağlık ve sosyal güvenlik kurumları devlet güvencesine alınır. Komple sağlık ve üniversite dahil eğitim hizmetleri bütün (taraf) AB ülkelerinde bedelsiz olacaktır.

21. AB ülkelerinin atıkları Atmosferimizi değiştirmeye başlamıştır! AB, Kyoto ve Sao Paulo Çevre Kararlarının altına imza koymuş ama hâla gereğini yapmamıştır. Kararlara tam uygulamasının sonuçlarını düzenli raporlar hâlinde kamuoyuna sunmayı yazılı olarak kabul ve taahhüt eder. Bütün AB ülkelerinin ormanlaştırılması, ağaçlandırılması, tarım alanlarına her hangi bir inşaat ve sanayi tesisi yapılmaması, atıkların kesinlikle deniz, göl ve akar sulara bağlanmaması esastır. Doğal dengenin korunması AB'nin ana politikalarından biri olacak ve bütün AB ülkeleri bu konuda konulan yaptırım ve kurallara mutlaka uyacaktır.
22. Korsika, Sicilya, Alsac Loren, Kuzey İrlanda, İskoçya, Girit, Rodos, 12 adalar Ege ülkesi, Flamanlar, Valonlar, Galler, Bask, başkenti Selanik olan bütün Makedonya... buraları işgal etmiş büyük ülkeler bu işgallerine derhal son vermeyi ve bu ülkeler tam bağımsız ülkeler olarak AB'de ortak olmalarını kabul ve taahhüt ederler. Bu ülkelerin en kısa sürede kendi devlet yapılanmalarını kurmaları için işgalci ülkeler gerekli tazminatı sağlayacaklardır. Tarihi olarak "hak sahibi" bu ülke ve toprakların dışında, her ne koşul altında olursa olsun bölünme ve ayrılma talepleri asla ve kesinlikle kabul edilmeyecek ve gündeme getirilmeyecek; Lokal olarak teşekkül eden yapay terör örgütlerine yardım ve yataklık yapılmayacaktır.
Bu bağlamda bütün AB ülkeleri, Türkiye'de faaliyet gösteren ırkçı ve bölücü Ermeni terör ve tedhiş örgütü ile organik ilişkilerini kesmeyi, yardım ve yataklık yapmayı durdurmayı ve mezkür örgüte karşı her türlü yasal önlemi almayı ve tam bir kararlılıkla uygulamayı kabul ve taahhüt ederler. Aksi taktirde, Türkiye'nin bu ülkelerden tazminat talep hakkı saklıdır.
23. AB, ülkemizdeki ekolojik alanlara gerekli duyarlılığı göstermemekte ve doğal kaynakların kullanımını ekolojik bir denge içinde sürdürülebilir bir kalkınma çerçevesinde yürütmemektedir! Bu konuda, Türkiye'nin görüş ve önerileri alınarak bir proje hazırlamalı ve derhal uygulamaya konulmalı; Kıta ilintisi bulunmaması nedeniyle Türkiye'nin ekolojik yapısı, su ve alan kullanım politikalarına müdahil-taraf olmamalı; Ancak, genel uygulamanın sonuçları, düzenli olarak dünya kamuoyuna rapor olarak sunulmalıdır.
24. Birliğin kıta bazında hedef ve gerçek amaçlarına (Birleşik Avrupa) uygun bir büyüme-gelişme göstermesi ve tam bir entegrasyonun sağlanması bakımından, Avrupa kıta coğrafyasında yer alan Rusya, Ukrayna, Moldavya, Kırım Özerk Cumhuriyeti, Çeçenistan, Tataristan Özerk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Kazan Özerk Cumhuriyeti gibi Ural Sıradağları'yla sınırlandırılmış Avrupa coğrafyasında bulunan tüm ülkeler derhal ve koşulsuz olarak AB üyesi olmalıdırlar. Bu bağlamda, 1963 Ankara Antlaşmasının bütün uyum şartlarını yerine getirmiş olan Türkiye'nin "tam üyeliği" derhal onay ve tescil edilmelidir.
25. Avrupa Uzay Ajansı'na (Avrupa kıta coğrafyasında yer alan) tüm devletler ile üye ülkeler ve yeni üye olacaklar (müstakbel adaylar) hemen ortak olmalı; Bu kapsamda ve AB bağlamında bilumum uzay çalışmaları tam bir entegrasyon, açıklık ve işbirliği anlayışı içinde ortak yürütülmelidir.
26. Türkiye'nin GB'den ve GB nedeniyle AB Adalet Divanı ile AİHM'nin siyasi kararları nedeniyle doğan maddi zararı olan (30 milyar Euro X 12 yıl= 360 milyar Euro) ile buna dayalı olarak hesabı kabil (asgari) 360 milyar Euro da manevi olmak üzere, toplam 720 milyar Euro tutarındaki zararın derhal tazmin edilmeli; Ayrıca, bazı AB ülkelerinin ırkçı ve bölücü Ermeni terör ve tedhiş örgütüne 1989 yılından itibaren sağladıkları kaynak, destek, yardım ve yataklığa karşılık "BİR MİLYAR" Euro maddi ve manevi tazminat verilmelidir.
27. "Soğuk Savaş'' yıllarında, ''Avrupa'ya zorunlu İleri Karakolluk'' yapan TC, bu görevin ifa ve icrası sırasında, yıllık bütçesinin %24'ünü savunma harcamalarına ayırmıştı. Bu nedenle, kalkınma hızı 1938'lerde %30'lara varmışken soğuk savaş yıllarında % -9 ila +7'yi geçememiştir! (Bunun yaklaşık hesabı şöyledir: 1951'den 1990 yılına değin = 39 yıl. Yaklaşık 247 trilyon Euro. Bu hesabın formülünü, başka ülkelere karşı kullanmasınlar diye, insanların ulaşamayacakları bir yerde saklıyoruz!) AB'nin o yıllarda korumalığını yaptığımız üyeleri bu parayı TC'ne tazmin etmekle yükümlü olduklarını taahhüt etmeli ve en fazla 10 yıl sürecek bir ödeme takvimi yapmalılar.
28. AGSK, ''Avrupa Ordusu'' TSK'nın komutasında yeniden yapılandırılmalı ve bu ordunun Genelkurmay Başkanlığına TSK Genelkurmay Başkanı getirilmeli ve üye ülke hükümetlerinin bilumum hesap, tasarruf ve işlemleri "En Yüksek Denetim Organı" sıfatıyla AGSK tarafından denetlenmelidir. Bu denetim, her ülkenin devlet başkanlığı uhdesinde tesis olunacak bir "Yüksek Denetleme Kurulu" ve Devlet Sayıştayları; Türk Genelkurmay Başkanı emrindeki AGSK tarafından yürütülecektir. Ayrıca, yerel hükümetlere paralel olarak iş gören bütün kurum ve kuruluş "Denetim ve Teftiş" organları bu üst kuruluşa paralel bir yapılanma dahilinde "bağımsız" çalışacaklardır.
29. TÜRKİYE CUMHURİYETİ; 24. ve diğer kriterlerde atıf ve ilzam olunduğu veçhile derhal ve koşulsuz olarak AB'nin eşit-ortağı olarak kapsama alınacaktır. Aksi taktirde Türkiye derhal Gümrük Birliğinden ayrılır ve AB katılım sürecini askıya alır. Askı müddeti en geç bir yıl olup; Bu süre içinde "Türkiye Kriterleri" kabul edilmediği takdirde, süreç içinde vaki bilumum zarar ve ziyanı tazmin ve telâfi hakkı saklı kalmak üzere; AB bağlamında bütün işlem ve ilişkilere son verilerek, cari şartlar dahilinde doğrudan ülkeler ile ilişki esas alınır.
Not I. AB'nin yukarıda önerilen ve öngörülen reformları başarıyla tamamlayabilmesi için, TC, 400.000.000,- Euro'luk bir hibe yardım paketini; Türkiye Kriterlerinin kabul ve onay tarihinden itibaren geçerli olmak kayıt ve şartıyla serbest bırakmayı taahhüt eder..
Not II. TC, ayrıca gerektiğinde AB'nin istediği her türlü lojistik, bilimsel, insani ve medeni desteği vermeyi kabul ve taahhüt eder.
Şu kadar ki; AB ve bağlı ülkeler bundan böyle "emperyalist" amaçlarından ve modern kölelik uygulamalarından vazgeçmeyi, "İnsani Boyut ve Bilgi Toplumu" çerçevesinde; Milli gelir ve Refahın tabana yayılması, her türlü yolsuzluk, suiistimal ve istismarın önlenmesi, insan hakları, adalet, hukuk ve demokrasinin "bütün kurum ve kuruluşları ile" üye ülkelerde yerleşip hayat bulması, Yüksek Mahkeme kararı ile "taammüden insan öldürdüğü ve/veya ölüme sebebiyet verme suçu işlediği sabit" vatandaşların derhal idam edilmesi hükümlerini kabul etmesi şarttır. Aksi takdirde Türkiye, "bütün şart ve kriterler kabul olunsa bile" yine de Birliğe üye olmayacaktır.
NETİCE VE MÜTALÂA:
AB'nin, 1963'den itibaren Türkiye'ye yönelik politikası "sinsice ve gizlice oyalama" ve "günü gelince AB'ye bağlama" biçiminde olagelmiş; 1989'da "tam üyelik isteminin reddi" ve akabinde Gümrük Birliğine "koşulsuz katılım" ın gündeme getirilmesi tam bir art niyet ile "dahili ve harici bedhahların işbirliği" sonucudur. Sonuçta AB, Türkiye'ye karşı asla iyi niyetli ve samimi değildir. Bu husus alenen ortaya çıkmış ve binlerce "çifte standart" sonucu ortaya çıkmıştır. Bu ve buna müteallik benzer nedenlerle:
AB, İşte bu 29 maddelik ev ödevini kabullenir ve tamamlarsa, bizim AB'ye girmemiz her iki tarafın da mutlak surette çıkarına olacaktır.
Tarih attık ve bekliyoruz.
Ha bekliyoruz dediksek, AB'yi beklemiyoruz;
Biz "Dünyanın ve Küresel Medeniyetin Merkezi Türkiye'dir'' stratejisiyle, bir zamanlar yüce dahi Atatürk' ün, tüm mazlum milletlere, gösterdiği " Emperyalistlere Karşı Özgürlük ve Bağımsızlığı Kazanma Yolu'' gibi, şimdilerde O dahinin manevi çocukları, inkılâp, ilke, eser ve vasiyetin sahipleri olarak, "Türk Tarzı Milli Kalkınma Modeli'' ile hem de "Tam İstihdamlı, İnsana ve Refahın Tabana Yayılmasına Dayalı; Namuslu, Dürüst, Demokrat, İlkeli, Onurlu, Sorumlu ve Antiemperyalist, Evrensel Kalkınma Modeli'' ni bir kez daha "bütün insanlık alemine" örnek olacak biçimde " ekonomik inkılâbımızı" hazırlıyoruz.
Yararlanılan Kaynaklar:
1. Mustafa Bilge Işıktürk (Türkiye'nin AB Kriterleri, Tanı Yayınları-Ankara, 2006)
2. Türkiye-Avrupa İlişkilerinde Sessiz Darbe, Prof. Dr. Erol Manisalı, 2003
3. DİKEN... Hükümet Sistemleri, Hasan Hüseyin Memiş, Akasya Kitap, 2007
4. Küresel Almanak, Mustafa Nevruz Sınacı, Tanı Yayın, 2006
5. Alternatif Bir Bakışla Atatürk, Mehmet Yaman, Temmuz-2006
6. Temel Hak ve Hürriyetlerimiz Açısından Türkiye, Mehmet Yaman, 2007
7. Batının Türk Fobisi, Mustafa Nevruz Sınacı, 2006
ÖNEMLİ NOT: Bu makalenin; Web Siteleri, İnternet Gazeteleri ile diğer bütün yazılı, sesli ve görsel medya organlarında yayınlanmasına "iznim" vardır. Ayrıca, tarafıma müracaatla bilgi arzı ve izin talebine gerek yoktur. Yazar/ Mustafa Nevruz SINACI

Hiç yorum yok: