DEMİRKIRAT ALFABESİ
Mustafa Nevruz SINACI
Bu
(başlıktaki) lâf, 1960 öncesi tarihi ve kadim Demokrat Parti Çankaya Ocağı
delegesi müteveffa Hamdi Ciliv’e ait. Merhumun aynı ad’la bir de kitabı var...
Biz onunla, Demokrat Parti’nin,
19 Haziran 1992 tarih ve 3821 Sayılı Kanun gereği yeniden açılması, ruhlanması,
hayat bulması ve güncel vizyonunun inşası sürecinde tanıştık, muhterem eşi Sara
dâhil, Prof. Dr. Orhan Morgil’in Koordinatörlüğü’nde birlikte çalıştık.
Kuruluşunun 67. yılında (7 Ocak
2013) Hamdi Ciliv’i tazimle anmamın nedeni şu:
Merhum, tarihi-kadim DP için derdi
ki: “Demokrat Parti; M. Kemal AtaTürk’ün 14 Eylül 1923 tarihinde.;
Celâl Bayar, Prof. Dr. Fuat Köprülü, İsmet İnönü, Recep Peker ve Refik Saydam
ile birlikte kurduğu Halk Fırkası (chp)’nin özü, asli cevheri, kurucu unsuru;
Milli Mücadele ve Kuvva-i Milliye hareketinin beyin takımı olan “Kuvva-i
İlmiye” koludur.
Bu sıfatla; 7 Ocak 1946’da ‘Yeter! Söz Milletindir’ diyerek
kuruldu. Samimi bir halk hareketi olan “beyaz
ihtilâl” ile 14 Mayıs 1950’de iktidara geldi. Milleti; Dikta, cunta,
ıstırap, esaret, açlık, hastalık, çarık ve şeametten kurtardı; Hak, hukuk,
adalet, insaniyet ve demokrasi ile buluşturdu; Cumhuriyeti Demokrasiye
kavuşturdu. İşte ve başta, bilhassa bu nedenle; Vatan ve vatandaş daima
Demokrat Parti ve Adnan Menderes ile davanın tüm önderlerine minnettar ve
müteşekkir olacaktır.,” derdi..
Hamdi Ciliv’i tanıyanlar, bunları
O’nun söylemiş olmasının ne kadar önemli, anlamlı ve değerli olduğunu da çok
iyi bilirler. Benim, kuruluşun 67.ci yılında Hamdi Ciliv’i özellikle ve
bilhassa anmamın birinci nedeni, içtenlikle söylenmiş bu sözleridir…
İkinci neden ise; Tıpkı
Hüsamettin Cindoruk ve mümasil misyon tacirleri gibi, yıllar boyu merhum
Menderes ile birlikte anılarak mirasından yararlanmayı şiar edinen, Av. Burhan
Apaydın tarafından TBMM Başkanlığına verilen (güdümlü Yassı ada çadır
tiyatrosu, hukukun utancı ve adaletin yüzkarası) 1961 idam (alçakça ve haince
katliam) emirlerinin tekrar gözden geçirilmesi, kaldırılması veya yeniden
yargılanma yolunun açılması marifetiyle itibarın iadesi, girişimine duyduğum
tepkiyi dile getirmek içindir.
Çünkü başta, son Baş Vekil Adnan
Menderes olmak üzere, kader ve dava arkadaşları Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan
Polatkan’ın bu rezalete alet edilmeleri büyük bir ayıp ve utançtır. Küresel
adalet ve evrensel barış elçileri, O merhum ve müstesna Demokrasi Şehitlerinin
buna asla ihtiyaçları yoktur. O’nlar, aziz ve necip, büyük Türk Milleti
tarafından, ilelebet sürecek, derin bir nefretle, şiddetle reddedilen menfur
bir isyan ve kalleş ihanetin masum kurbanıdırlar.
Zaten, kamu vicdanında tertemiz;
Fakat isyancı, vatan haini güruhlarca illâ lekelenmek istenen berrak isim ve
muazzez şanları TBMM tarafından iade-i itibara mazhar olmuştur. Aziz Ruhlarını
alenen rencide edecek başka bir istismara gerek yok!. Milli Mücadele mabedi;
Milli Ruh ve mübarek Mukaddeslerle mündemiç Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu
suiistimale “evet” diyerek izin vereceğine inanmak istemiyorum.
Bu vesileyle; Yıllardır
fütursuzca sürdürülen “Demokrat Parti ve
Adnan Menderes” istismarı, sömürü ve suiistimaline yol açacak bu girişimi
asla tasvip ve tasdik etmediğimi ilân ederim. Üstelik vaktiyle Süleyman
Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu’nun yaptığı
gibi; “Demokrat Partiye rağmen Demokrat Parti istismarı” utanç vericidir.
Ayıptır. Tam bir şımarıklık, kendini ve haddini bilmezliktir..
MÜTHİŞ BİR İRONİ VE YAMAN ÇELİŞKİ
Üstelik kadim Demokrat Parti ile
özellikle Şehit Baş Vekil Adnan Menderes sömürüsü yoluyla “siyaset simsarlığı,
din tüccarlığı ve misyon tacirliği” yapanlar, genellikle Milli devlet karşıtı, AB+ABD
uydusu ve öz’de “Misak-ı Milli ile Milli Mücadele” aleyhinde olanlardır.
Oysa Demokrat Partili olmanın ilk
şartı: Misak-ı Milli’ye adanmak; İnsan Hakları, tam demokrasi, özgürlük, Milli bağımsızlık,
egemenlik ve tavizsiz hükümranlık bağlamında ‘Milli Mücadele’yi kayıtsız
şartsız tasdik ve tasvip etmeyi zorunlu kılar. DP’nin şiarı Milli Devlettir.
2001 yılında tarafımdan Mehmet
Ağar aleyhine “Demokrat Parti istismarı” hakkında açılan bir davanın, Sincan
Ağır Ceza Mahkemesinde vaki duruşmasında: ‘Bizim bahis konusu ve kastettiğimiz
bu günkü DP değil; 1950-60 arası faaliyet gösteren Demokrat Parti’dir,” gibi,
çok garip, acayip ve saçma bir ifade vermesi, yıllardır ısrarla sürdürülen
istismarın veçhesidir.
OYSA BİLMEK LÂZIM Kİ…
RESMİ VE GEÇERLİ DP AMBLEMİ |
3821 Sayılı Kanun gereği 29 Kasım
1992’de 5. Olağan Büyük Kongresini ifa ve icra ederek (tıpkı AP, CHP ve MHP
gibi) yeniden açılan tarihi, klâsik ve kadim Demokrat Parti.; İlk kurulduğu 07
Ocak 1946’dan itibaren vaki bütün hak, mal ve hukuku, fiilen ve resmen iktisap
ederek orijinal ad ve amblemle, Türk siyaset hayatındaki yeni ve ileri yerini
almıştır.
Dolayısıyla 1992 yılından
itibaren ayakta, aktif ve hayattadır.
Hattâ resmen (yeniden) açılarak
faaliyete geçtiği tarihten itibaren: Önce, dava, emanet ve vasiyete ihaneti ile
maruf Aydın Menderes’in Büyük Değişim Partisi (BDP), DP’ye 1994 yılında iltihak
etmiş, iltihakı tasvip etmeyen İstanbul İl Başkanı, Genel Başkan Yardımcısı ve
Genel Başkan adayı Besim Tibuk Demokrat Parti’den ayrılarak 1995’de Liberal
Demokrat Parti’yi kurmuş.; Bir süre sonra da, Korkut Özal’ın Genel Başkanlığı
sırasında (Turgut Özal tarafından ‘yeniden aktif siyasete dönmek amacıyla’
kuruluşu yapılan) Yusuf Bozkurt Özal’ın Yeni Parti’si (YP), 1997 yılında DP’ye
iltihak etmiş ve fakat!.. Her şeye rağmen, 27 Mayıs ürünü “menfur mihraklar
tarafından” her daim partinin inkişafına mani olunmuş ve gelişmesi sistemli,
plânlı ve güdümlü müdahalelerle engellenmiştir.
2001 atağı ve Ankara Belediye
Başkanı İ. Melih Gökçek’in de’facto (resmen değil fiilen) genel başkanlık
görenine nasp edilmesinden sonra durum değişir. “Üçlü Çete”nin ağır hezimet ve
akamet sürecinde, Demokrat Parti’ye iktidar yolu sonuna kadar açılır. Fakat
alel-acele tezgâhlanan oyunlar, şark kurnazı dessas düzenler ve (bedhahlarla)
ittifak dolarlarının bastırması sonucu açılan yol (her şeye rağmen) kapılır ve
kapatılır…
Bunu dâhili darbeler (2004), iç
hesaplaşmalar, kirli oyunlar, pazarlama, satış ve peşkeş operasyonları izler.
Zaten Yaşar ve Ömer’in parti işgali bu minval üzeredir. Bu arada, hakiki, halis
ve samimi, gerçek demokratlar “ya soylu
bir diriliş, ya onurlu kapanış” parolası ile Demokrat Parti’yi kurtarmak
adına uzunca bir mücadele verseler de eyyamcı takımın elinden partiyi
kurtarmaya muvaffak olamazlar. Sonunda olan olur ve Erkan Mumcu (ANAP) ile vaki
anlaşma ve pazarlık gereği 08 Mayıs 2005 günlü sembolik kongre sonucu ANAP’a
katılım, fiilen ve resmen gerçekleştirilir.
DP’niz ANAP’a katılması ve Mehmet
Ağar’ın DYP’sinin Demokrat Parti adını alması tam bir üçkâğıtçılık, hile,
desise, organize sahtekârlık ve suç teşkil eden bir faciadır. Bu utanç
D(y)P’nin ANAP ile birleşip bütünleşmesine kadar fütursuzca devam eder. Makûs
talihin son evresi bu birleşme ve bütünleşmedir. Böylece, artık geç de olsa
“Merkez Sağ” teşekkül etmiş ve DP, 33 yılı mücavir iktidar ve beş büyük
partinin bileşkesi (sentezi) haline gelmiştir.
NETİCE OLARAK
Hali hazır Demokrat Parti,
Gültekin Uysal’ın Genel Başkanlığında ve 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu
çerçevesinde siyasi, fiili ve hukuki faaliyeti ile insan hakları, adalet ahlâkı
ve DEMOKRASİ mücadelesini “Anayasa ve yasalar” kapsamında nizami bir şekilde sürdürmekte
olup.; Merkez ve taşra dâhil bütün organları, kurulları ile ayakta ve
hayattadır.
Demokrat Parti’nin, canlı, fiili,
resmi ve aktif varlığına rağmen, tarihi, değerleri ve liderleri üzerinde müzmin
biçimde tesis edilen “inatla sürdürülen ve çıkarlar uğruna ısrarla sergilenen”
istismar, siyasi sömürü ve suiistimaller utanç vericidir!..
Bilmeyenler bilmeli, duymayanlar
duymalı ve bu istismar artık son bulmalıdır!.
Demokrat Parti’ye gelince…
Dönem itibarıyla
tarihi dava, geleneksel misyon ve merkez sağ’ı temsille mükellef bir siyaset kurumu
sıfatıyla kendini bilmek; Bizzat kendisi ‘tarihi, tabii ve kadim Demokrat
Parti’ olmak, gelenek ve gerçeği sahiplenmek; İnsan ve ülke bağlamında Merkez
Sağ’ı toparlayıp; “Yeter! Söz
Milletindir..” diyerek, siyasete vaziyet etmek zorunda ve durumundadır.
Biline.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder